Piramit Haber

Rahim Ağzı Yarası Belirtileri ve Tedavisi

Sağlık

Halk arasında rahim ağzında yara olarak bilinen servisit en sık karşılaşılan jinekolojik problemlerden birisidir. Kadınların yarısından fazlası hayatının bir döneminde bu hastalığa yakalanır. Yaşı ne olursa olsun cinsel yönden aktif her kadın servisit için uygun bir adaydır. Kasık ağrısı ve vajinal akıntısı olan kadınların çoğunda başka bir hastalıkla bir arada ya da tek başına mutlaka servisit bulunur.

Rahim ağzı yarası, açık bir yara anlamına gelmez. Rahim ağzı yarası, rahim ağzındaki dokuların normalden farklı göründüğü durumlar için kullanılan bir ifadedir. Genellikle östrojen hormonunun yükselmesi neden olur. Tedavide sıcak veya soğuk tekniklerle farklılaşan dokular yakılır, ancak çoğu vaka tedaviye ihtiyaç duymaz.

İÇİNDEKİLER:

Rahim Ağzı Yarası (Servisit) Belirtileri Rahim Ağzı Yarası (Servisit) Tanısı Rahim Ağzı Yarası (Servisit) Nedenleri Ek Servisit Tetkikleri Nelerdir? Rahim Ağzı Yarası (Servisit) Tedavisi Servisit'ten Korunmak İçin Alınması Gereken Önlemler

Rahim Ağzı Yarası (Servisit) Belirtileri Çoğu rahim ağzı yarası vakasında herhangi bir belirti görülmemektedir.
Belirtileri diğer pek çok hastalığa benzediği ve spesifik yakınmalar yaratmadığı için kişinin kendi kendine servisitten şüphelenmesi zordur. Genelde başka bir nedenden dolayı yapılan jinekolojik muayene ile fark edilir.

Servisit rahim ağzı dokusunun çok büyük bir olasılıkla bir enfeksiyona bağlıdır ancak bazen irritasyon ya da travma sonrası da ortaya çıkabilir. Servisitin ilk belirtisi adet kanamasının bitişini takip eden dönemde ortaya çıkan vajinal akıntıdır. Diğer belirtiler arasında anormal vajinal kanama, kaşınma, vajinada yanma, ilişki esnasında ağrı, idrar yaparken yanma ve bel ağrısı bulunur. Hafif vakalarda herhangi bir bulgu olamayabilir ancak olay ilerledikçe kötü kokulu ve iltihabi bir akıntı ortaya çıkar. Uzamış ve tedavi edilmemiş bir servisit mukus yapımını bozarak spermlerin servikal kanala girişini bozabilir ve kısırlığa yol açabilir. Servisiti olan gebe bir kadında da düşük ve erken doğum riski bulunur. Bu tür annelerden doğan bebeklerde doğum sonrası akciğer be göz enfeksiyonları normalden daha fazla görülür.

Bazen aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir:

Vajinadan Akıntı Gelmesi: Akıntı genellikle çok miktarda, berrak ve kaygan olmaktadır. Ancak rahim ağzı yarası, rahim ağzı iltihabı riskini artırdığı için akıntı sümüksü, irinli veya kötü kokulu olabilir. Kanama: Farklılaşan hücreler daha hassas ve hasara açık hale gelir. Özellikle cinsel ilişki esnasında penisin rahim ağzına temas etmesi ile kanama görülebilir. Kabızlık da kanamaya yol açabilir.

Rahim ağzı yarası ile birlikte aşağıdaki belirtiler de görülebilir. Ancak bu belirtilerin asıl kaynağının rahim ağzı yarası ile birlikte görülen pelvik bölge (leğen kemiği civarı) iltihaplarının olması daha muhtemeldir:

Bel ağrısı, sırt ağrısı Alt karın ağrısı Genel sağlık şartlarının sürekli kötü olması Nadiren kısırlık

Rahim Ağzı Yarası (Servisit) Tanısı Servisit, yani serviksin iltihabı, vücudun normal çalışan savunma mekanizmalarının bir sonucudur. Herhangi bir dokuda yaralanma, irritasyon ya da enfeksiyon olduğunda beyaz kan hücreleri (wbc) yani akyuvarlar o bölgeye göç ederler ve bu bölgedeki kan akımı artar. Bu olay servikste olduğunda, normalde açık pembe olan serviks kızarır ve şişer. Bu durum muayenede yara şeklinde görülebilir. Servisit tanısı genelde jinekolojik muayene ile konsa da tanıdan emin olmak ve ayırıcı tanı yapabilmek için bazı ek tetkikler gerekebilir.

Rahim Ağzı Yarası (Servisit) Nedenleri Servisitin başarılı şekilde tedavi edilebilmesi altta yatan nedeninin tanımlanması ile ilgilidir. Eğer buna neden basit bir irritan madde ise bu maddenin kullanılmaması sorunu çözecektir. Eğer altta yatan sebep bir enfeksiyon ise bu enfeksiyonun uygun şekilde tedavisi, servisit problemini de çözecektir. Servisite neden olan en önemli 3 mikroorganizma klamidya, gonore ve trikomonasdır. Bunun dışında bazı allerjik maddeler de bu duruma yol açabilir.

Rahim ağzı yarası, rahim ağzının iç yüzeyindeki (rahim ağzı kanalındaki) hücrelerin dışarı taşarak rahim ağzının dış yüzeyine ilerlemesidir. Rahim ağzının dış yüzeyindeki hücreler farklılaşarak rahim içi hücrelerine benzerse de rahim ağzı yarası ortaya çıkabilir.

1) Östrojen Seviyesi Kan dolaşımındaki yüksek östrojen hormonunun rahim ağzı yarasının başlıca nedenlerinden biri olduğuna inanılıyor.

Aşağıdaki etkenler östrojen yüksekliğine neden olabilir:

Hamilelik: Rahim ağzı yarası, hamilelikte sık karşılaşılan bir durumdur. Özellikle hamileliğin ilk üç ayından sonra östrojen seviyesinin kat kat yükselmesi rahim ağzı yarasına zemin hazırlayabiliyor. Doğum Kontrol Hapı: Bu haplar östrojen ve progesteron başta olmak üzere farklı hormonlar içerebilmektedir. Özellikle yüksek dozda östrojen içerenlerinin kullanımı rahim ağzı yarasına neden olabilir. Bebeklerde: Kız bebeklerin en az üçte birinde doğum sonrası rahim ağzı yarası görülmektedir. Bunun nedeninin anne karnında iken etki eden östrojen hormonu olduğu düşünülüyor.

Dikkat: Rahim ağzı yarasının açık yara olmadığı, geçici bir doku farklılaşması olduğunu hatırda tutmak gerekiyor. Bebek yaş aldıkça östrojen miktarı düşeceği için rahim ağzı yarası birkaç yıla kadar kaybolacaktır.

Hormon Takviyeleri: Menopoz, adet düzensizliği vb. nedenlerle östrojen takviyeleri almak, östrojen kremleri kullanmak rahim ağzı yarası ihtimalini artırır.

2) Vajina Asitlik Derecesinin Değişmesi Vajina pH’ının (asitlik derecesinin) değişmesine yol açabilecek aşağıdaki gibi etkenlerin rahim ağzı yaralarına zemin hazırlayabileceği üzerinde duruluyor:

Vajinal duş almak Anti-sperm jel, krem vb. doğum kontrol amaçlı kullanılan yüzey kimyasalları Kronik iltihaplar

Ancak bu ihtimaller yeterli bilimsel delille desteklenmemiştir.

3) İltihaplı Hastalıklar Yakın zamana kadar bel soğukluğu gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklar vb. iltihapların rahim ağzı yarasına yol açabileceği düşünülüyordu. Ancak son araştırmalar bu iddianın delilsiz olduğunu, iltihaplı hastalıkların rahim ağzı yarası nedeni ile ortaya çıkıyor olma ihtimalinin daha güçlü olduğunu ortaya koydu.

Ek Servisit Tetkikleri Nelerdir?

Biopsi: Eğer rahim ağzı ileri derecede anormal görünüyor ise lokal anestezi altında serviks biopsisi alınabilir. İşlem esnasında şüpheli alanlardan örnek alınır. Eğer tek bir alan belirlenemiyorsa saat 3,6,9 ve 12 hizalarından biopsi alınır ve patolojik incelemeye gönderilir. Kolposkopi: Rahim ağzının ışık altında büyütece benzer bir optik alet yardımı ile incelenmesidir. Şüpheli alanları daha kolay ortaya çıkarmak için kolposkopi öncesi rahim ağzı bir takım kimyasal maddeler ile silinir ve daha sonra boyanır. Dokunun boya tutmadaki farklılıklarına göre biopsi alınacak yer tespit edilir. Kolposkopi ile rahim ağzındaki kılcal damarların yapıları da değerlendirilir ve anormal damarlanma olup olmadığı saptanır. Bu damarlanma değişiklikleri servisit ile kötü huylu hastalıkların ayrımında önemlidir. Smear: Servikal enfeksiyonu ve erken dönem serviks kanserinin taramasında kullanılır. Smear her kadının yılda 1 defa yaptırması gerek son derece basit ancak bir o kadar da önemli bir testtir.

Rahim Ağzı Yarası (Servisit) Tedavisi Eğer servisit durumu uzamış ise ve altta yatan etkenin tedavisine rağmen servisit tablosunda gerileme yoksa serviskteki anormal hücreleri tahrip etmek için bazı küçük cerrahi girişimler yapılabilir. Bunlardan en sık kullanılan koterizasyon ve krioterapidir. Koterizasyon ısı yardımı ile tahrip etmektir. Halk arasında bu işleme yara yakma adı verilir. Krioterapi ise sıvı karbondioksit veya azot yardımı ile anormal dokuların dondurulmasıdır. Buna da halk arasında yara dondurma ismi verilir. Son olarak da Lazer ile hücrelerin tahribi uygulanabilir.

Rahim ağzı yarası rutin kontrol esnasında ortaya çıktıysa ve herhangi bir belirtiye neden olmuyorsa herhangi bir tedaviye ihtiyaç duymayabilir. Bu durumda aktif izlem yapılacaktır.

Hamilelikte görülen rahim ağzı yarası doğumdan sonraki 3-6 ay içinde kendiliğinden gerileyerek yok olacaktır.

1) Elektrokoterizasyon Rahim ağzı yüzeyindeki farklılaşan veya taşan hücreler elektrik akımı kullanılarak yakılıp yok edilebilir. Güvenli ve iyi sonuç verme yüzdesi yüksek bir müdahaledir.

2) Diyatermi (Isı Tedavisi) Rahim ağzı yarasının yüksek ısı ile yok edilmesidir. Müdahale elektrikten elde edilen mikrodalgalarla yapılabilir. Ultrason tekniği ile de derin sıcaklık yakalanarak farklılaşan hücreler yok edilebilir.

3) Kriyokoterizasyon (Soğuk Yakma) Farklılaşan hücreleri yok etmek için aşırı soğuk uygulama teknikleri de uygulanabilir. İşlem azot oksit gazı ile uygulanır.

4) Kriyoterapi Kotere göre bazı avantajları vardır. Daha az ağrıya neden olur ve daha kontrollü bir doku tahribine olanak tanır. Daha az nedbe dokusu oluşmasını sağlar. Bu nedenle servikal kanalda daralmaya yol açmaz. Tabanca şeklinde bir cihaz ile uygulanır. Bu tabancanın ucunun değdiği yerler donar. İşlem herhangi bir anestezi uygulanmadan yapılır. Son derece basit ve yaklaşık 10 dakika süren bir işlemdir.

5) Lazer Dokuların lazer ile tahrip edilmesidir. Kriyoterapiye bir üstünlüğü yoktur.

6) Koter Kronik servisitteki en eski ve en klasik yöntemdir. Kalem şeklinde bir probun ucundan elektrik akımı geçirilerek ısı elde edilir. Yöntemler arasında en son tercih edilmesi gereken tedavidir. İşlem esnasında çok hafif ağrı olabilir. İşlem sonrası oluşan nedbe dokusu rahim ağzı kanalında tıkanmalara yol açabilir.

7) İlaç Tedavisi

Rahim ağzı yarası ile birlikte görülen iltihaplı hastalıkların birçoğu antibiyotik ilaçlarla tedavi edilmektedir. Östrojen tedavileri alan hastalar alternatif tedaviler için doktoru ile görüşebilir.

Not: Tedavi şekli ne olursa olsun hücrelerin tahrip edilmesini takiben 1-2 hafta kadar süren bol sulu bir vajinal akıntı görülür. Bu süre zarfında lekelenme şeklinde kanamalar olabilir bu nedenle işlemlerden sonra 2 hafta kadar cinsel ilişkiden kaçınmak gerekir. Tamamen iyileşme 6-8 hafta kadar alabilir.

Servisit'ten Korunmak İçin Alınması Gereken Önlemler

Servisit’ten korunmak ya da erken dönemde teşhis edilmesini sağlamak için bazı basit önlemler yeterlidir. Çok emin olmadığınız kişiler ile ilişkiye girmeyin. Partnerinizde gonore belirtileri varsa hemen doktorunuzla görüşün Vajinal akıntı varlığında muayene olmayı geciktirmeyin Herhangi bir şikayetiniz olmasa bile yılda 1 kez jinekolojik muayeneden geçin Kokulu tampon, deodoran gibi irritan maddeleri kullanmayın.
Sıradaki Haber
Mobil Sayfaya Dön
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.