'Kendimizi izlemekten çok utanıyorum'

Funda Eryiğit Karadayı'daki Belgin karakteriyle alışılmışın dışında bir kadın karakteri oynamanın keyfini sürüyor! 'Teklif ilk geldiğinde ben de şaşırdım' diyor.

Medya 20.01.2015, 11:50 20.01.2015, 11:53 Emre
'Kendimizi izlemekten çok utanıyorum'

Karadayı’nın Belgin’i ‘Sessizlik’in ödüllü erkek çocuğu Funda Eryiğit’le ekrana ilk merhabası Canım Ailem’den hayatı hafifletme şekline, İstiklâl Caddesi’ni neden artık hızlı adımlarla geçtiğinden emeklilik günleri planlarına kadar birçok şeyi konuştuk. 

Sanki sorduğunuz her soruya cevap verecekmiş gibi duran o naif kadın ‘Sessizlik’teki üçüncü sezonunun verdiği tecrübeyle belki de söylemek istemediği hiçbir şeyi söylemiyor. Velhasıl ‘aşk’la ilgili ondan bir şeyler duymak isteyenler için bu metin hayal kırıklığı olabilir.

Ama o mutfağa aşkla bağlı! Yemek yapmayı da yapana bakmayı da koklamayı da seviyor. ‘Elimden geliyor’ dedikten sonra meseleyi ‘bol yağ ile yapılan her yemek lezzetli oluyor’a getirmek isteyen kifayetsiz muhterislere ağzının payını vermeyi de…

Ve neden sonra Funda Eryiğit buğulu ses tonuyla bol kahkahalı, keyifli röportaj için telefonun öbür ucunda. O zaman daha fazla bekletmeyelim! 

‘CANIM AİLEM’LE İYİ BİR YERDEN BAŞLADIĞIMA İNANIYORUM!

Ne zaman bir Funda Eryiğit bahsi açılacak olsa söz dönüp dolaşıp Canım Ailem’e geliyor. Biz de o konuyu baştan konuşup bitirmek istiyoruz. ‘Nihayetinde ilk profesyonel işimdi benim televizyonda. Dolayısıyla oradaki ilişkileri, işleyişi öğrendim ve tecrübe kazandım. Allah'tan iyi de bir ekipti güzel bir yerden başlamış oldum ve güzel yad ediyorum’ diyor. Ve ‘Biraz da tedirgin olduğum bir zamandı ama geçti’ diye ekliyor gülerek. “Seyhan karakterinde hissediliyordu biraz sanki o tedirginlik, dokunsalar kırılacak gibi bir yanı vardı. Karadayı’daki Belgin sizin oyunculuğunuzla ilgili tereddüdü olanlar için de bir kırılma noktası oldu sanki?” diyoruz. 
 
BELGİN ÇOK RENKLİ VE OYNAMASI KEYİFLİ BİR KAREKTER

Kimin ne dediği ne düşündüğü kısmına çok takılmıyor ve şöyle yanıtlıyor: ‘Belgin bir defa bana çok daha uzak bir karakter. Genelde kadınlara ‘tatlı kız’ rolleri düşer ya televizyon işlerinde. Kadın karakterlerin başına bir şey gelir; bir sıkıntı, cereme çeker sürekli. Böyle olunca oynanacak kısmı da azalır o karakterin. 

Ama Belgin aksine eyleyen, çok dişli bir karakter. Erkek dünyasında yapıyor, ediyor. Oradan o kumpası çeviriyor buradan ötekine gol atıyor filan. Çok renkli, oynaması çok eğlenceli bir karakter. Dolayısıyla alan çok açılıyor o zaman. Herhalde onunla alakalı olabilir. Çok keyif alıyorum oynarken o da şu an bana yetiyor. 

BEN KENDİME YAPIMCIDAN DAHA AZ GÜVENİYORDUM!

“Başta böyle bir teklifle gelmeleri beni de şaşırmıştı açıkçası. ‘Emin misiniz’ falan diye sordum” diyor gülerek. “Ben kendime daha az güveniyorum açıkçası senaristlerin ve yapımcının güvendiğinden.” Sözü diziye, Karadayı’nın yükselme döneminden sonra dahil olmasına rağmen bu kadar etkili olmasına getirince işin mutfağına işaret ediyor:

 “Çünkü iyi yazılıyor. Oyunculuk sadece oynayana dair bir şey değil. Başlangıcında aslında yazana dair bir şey bu! Yazılanı oynuyorsunuz neticede ve yazılan çok zengin çok derinlikli bir şey. Çok güzel paslaşıyoruz Semalarla biz. Bazen benim eklediğim laflar da oluyor. Senaristle bunu yaşamak çok keyifli bir şey tabi ki… Bu başarıda Sema Ergenekon ve Eylem Canpolat’ı es geçmemek gerekiyor.

KÖTÜ OYNADIĞIMDA KENDİMİ İZLEMEKTEN ÇOK UTANIYORUM

Yerli dizilerle de yabancılarıyla da arası pek yok Funda Eryiğit’in. Buna kendi oynadığı dizilerdeki sahneler de dahil… ‘Ben orada ne düşündüğümü ne yaptığımı falan görüyordum ve bu bana çok samimiyetsiz geliyordu bana’ diyor gülerek. O yüzden sevmiyordum kendimi izlemeyi, ama şimdi geçti öyle bir durum kalmadı. Yine de kötü oynadığım sahneleri izlemekten hiç keyif almıyorum tabi, çok utanıyorum kendimden. Ama onun dışında çok daha soğukkanlı takip edebiliyorum artık. 

BENDEN NE KADAR UZAK OLURSA O KADAR RAHAT EDERİM

Tiyatroda ise ‘Sessizlik’te üçüncü sezonunu oynuyor Eryiğit. Bir erkek çocuğunu canlandırdığı Silence karakteri ona, ‘Afife Jale’de adaylık, ‘Sadri Alışık’ta ödül getirse de o mütevazılığı elden bırakmıyor: ‘Ben de şöyle roller oynuyorum böyle roller oynuyorum diye konuşamıyorum. Yine bana çok uzak bir rol. 

Ben benden ne kadar uzak olursa o kadar rahat ediyorum aslında’ diyor… Ve sahnedeki o ‘güzel’ erkek çocuğunu anlatıyor: ‘Bu çocuk niye böyle yapıyor, ne derdi var’ diye çok meraklandıran, heyecanlandıran bir rol oldu. Şimdi üçüncü sezonu oynuyoruz ve hâlâ yeni anladığım bir şeyler olunca çok heyecanlanıyorum. ‘Artık sıkılacağız’ falan diye düşünmüştüm, ama sezon öncesi prova yaparken, ‘Aa burada aslında buymuş’ diye çok yükseldiğimiz yerler oldu. Metin çok kuvvetli bir metin. Mehmet Birkiye de çok güzel yönetti. Bu ayın 21, 23, 24 ve 25’inde Üsküdar Tekel Sahnesi’nde olacak yine. 

YEMEĞİ YEMEYİ DE BAKMAYI DA KOKLAMAYI DA SEVİYORUM! 

Eryiğit aileden Karadenizli, peki mutfakla arası nasıl? “Mutfakla aram çok iyi. Yapmayı da yemeyi de seviyorum. Bakmayı da koklamayı da tarif izlemeyi de seviyorum hatta... Yemekle alakalı her şeyi seviyorum. Elimden de geliyor, güzel yemek yaparım, arkadaşlar da severler. Yemek konusunda bu kadar iddialı olunca, ‘Bol yağ koyunca güzel oluyor’ diyerek başarısına gölge düşürmeye çalışıyorum ama hiç geri adım atmıyor : 

‘Ben bol yağsız da lezzetli yapıyorum iddiam bu’ diyor hemen arkasına bir kahkaha iliştirerek. Ama Türk mutfağı için, dolmalar, yemekler falan özellikle Karadeniz yemekleri için iyi tereyağı kullandıkça lezzetli oluyor, doğru’ diyor. Tam orta bir yol buluyoruz derken, ‘Tabi her mutfak için bunu söyleyemiyorum, ben İtalyan mutfağını da az biraz bildiğim için’ diyerek son darbeyi vuruyor! 

FAZLA TEMİZLEYİNCE YEMEĞİN TADI GİDİYOR OLABİLİR!

Meseleyi ‘o eski lezzetler kalmadı’ mevzusuna getiriyorum çocukluğumdaki seyyar dönerciye selam ederek. Bu konuda da ilginç bir fikri var. ‘Biraz fazla sterilizasyondan kaynaklanıyor olabilir, fazla temizleyince tadı gidiyor olabilir yemeğin’ diyor. Beşiktaş Çarşı’daki meşhur dönerciyi tavsiye ediyor eski lezzetleri özleyenlere. 

İSTİKLÂL’DE YÜRÜMEK DE BEYOĞLU’NDA EĞLENCEYE DAHİL BİR ŞEYDİ

Yemekteki lezzet arayışından şehirdeki lezzet arayışına yöneliyoruz. Bir röportajında İstiklal’in keyif alınan bir yerden çabucak kaçacak yere dönüştüğünü söylediğini okumuştum, onu soruyorum. ‘Biz üniversitedeyken ‘Hadi İstiklal’de bir tur atalım’ diye Beyazıt’tan çıkar gelirdik. Meydan’dan Tünel’e kadar yürürdük. 

Ya da ne bileyim gece dışarı çıktığımızda bir bardan gittiğimizde başka bir bara geçerken İstiklâl üzerinden yürüdüğünüz yolda eğlenceye dahil bir şeydi. Şimdi süratle geçip gidelim diyorsun atmosferi kaybolmuş durumda. Zaten yürüdüğün yol yol değil, asfalt mı taş mı hiçbir estetiği kalmadı, ağaçları da gitti. Her yeri ‘alışveriş yap’ diye bağırır oldu. Gündüzleri ‘alışverişini yap ve çık’ geceleri de ‘hemen uzaklaş buradan’ gibi bir his veriyor. 

HAYATI HAFİFLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUM!

Ekranda bir Funda Eryiğit var, tiyatro sahnesinde, sosyal medyada… Hepsinden sıyrılıp kendi kendine kaldığında nasıl hissediyor? Durum vaziyetten memnun mu, o meşhur ‘boşluk’ hissi onda da var mı? Yanıtlıyor: Değişiyor zaman zaman. Bazen çok iyi hissediyorum bazen çok kötüsü hissediyorum. Aslında hayat olması gerektiği gibi devam ediyor. Çok bunaldığım zamanlar da oluyor çok keyif aldığım zamanlar da! Çok da ağırlaştırmamaya çaba gösteriyorum, hayatı hafifletmeye çalışıyorum genelde. 

Halihazırda yeterince ağır ve sıkıcı çünkü. Küçük bir sosyal çevrem var, arkadaşlar eş-dost güzel, güzel geçirmeye çalışıyorum elimden geldiğince. Anadolu yakasında ikamet ediyor Funda Eryiğit. ‘Bu aralar bir karşıya geçsem mi, taşınsam mı’ diye düşünüyorum ama çok da cesaret edemiyorum, pek yaşanır bir yer gibi gelmiyor bana. Böyle bir şey vardır ya Avrupa'dakilere burası sıkıcı gelir. Bize karşı taraf çok karışık, kaotik gelir. ‘Ben Anadolu yakacı’yım yani. Bakalım ani bir karar değişikliği olmazsa böyle. 

‘AH BİZİM ZAMANIMIZDA…’ İLE BAŞLAYAN CÜMLELER KURMAK İSTEMEM!

Koşuşturma içinde işe gelirken birkaç saat önce balkonda çok uzağa bakarken gördüğüm yaşlı adamı soruyorum. Bu telaşlar bittiği ‘o zaman’ için bir planı var mı? ‘Emekliliği mi soruyorsun’ diyor gülerek ve devam ediyor: ‘Emekliliği düşünmedim henüz. Şu an sürekli kanımız kaynarken ve hareket halindeyken anlayabileceğimiz bir his gibi gelmiyor balkondaki adamın hissi. 

Ama o zaman geldiğinde kafa olarak ihtiyarlamayı istemem. Yaşadım çağa, genç nesle uzak kalmayı istemem, o aklı kavramayı isterim yaşlandığımda. Bedenin yaşlanmasına yapacak bir şey yok zaten! Yine de ‘Ah bizim zamanımızda’ ile başlayan cümleler kurmak istemiyorum. Evet öyle, çünkü dünya sürekli değişiyor iyiye ya da kötüye gidiyor ama değişiyor. O nostaljik his her zaman şeydir ya ‘Bizim zamanımızda daha iyiydi!’ Bu bir tuzak gibi geliyor bana, kendi kabuğunda hiç hayata bulaşmadan yaşamın anlamını bulmak gibi geliyor. Ondan uzak durmaya çalışırım. Muradım o en azından. 

AŞK MEVZUUNDA YORUM YOK!

Son olarak aşk mevzuuna yumuşak ve soyut bir geçiş yapmayı deniyorum ama bu girişimim de nazik bir manevrayla engelleniyor. ‘Onu geçelim, aşk meşk ne yapacağız. Yaşıyoruz zaten, konuşmaya gerek yok.’ diyor. ‘Peki’ diyoruz…



Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 29 Mart 2024
İmsak 05:18
Güneş 06:45
Öğle 13:14
İkindi 16:45
Akşam 19:32
Yatsı 20:54
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 81
2. Fenerbahçe 30 79
3. Trabzonspor 30 49
4. Beşiktaş 30 46
5. Kasımpasa 30 43
6. Başakşehir 30 42
7. Rizespor 30 42
8. Antalyaspor 30 41
9. A.Demirspor 30 39
10. Alanyaspor 30 39
11. Sivasspor 30 38
12. Samsunspor 30 36
13. Kayserispor 30 36
14. Ankaragücü 30 33
15. Hatayspor 30 33
16. Konyaspor 30 33
17. Gaziantep FK 30 31
18. Karagümrük 30 30
19. Pendikspor 30 29
20. İstanbulspor 30 13
Takımlar O P
1. Eyüpspor 27 64
2. Göztepe 27 56
3. Sakaryaspor 27 47
4. Ahlatçı Çorum FK 27 45
5. Kocaelispor 27 45
6. Bodrumspor 27 44
7. Boluspor 27 43
8. Bandırmaspor 27 41
9. Gençlerbirliği 27 40
10. Erzurumspor 27 37
11. Ümraniye 27 33
12. Keçiörengücü 27 32
13. Manisa FK 27 31
14. Şanlıurfaspor 27 27
15. Tuzlaspor 27 27
16. Adanaspor 27 27
17. Altay 27 15
18. Giresunspor 27 7
Takımlar O P
1. Arsenal 28 64
2. Liverpool 28 64
3. M.City 28 63
4. Aston Villa 29 56
5. Tottenham 28 53
6. M. United 28 47
7. West Ham United 29 44
8. Brighton 28 42
9. Wolves 28 41
10. Newcastle 28 40
11. Chelsea 27 39
12. Fulham 29 38
13. Bournemouth 28 35
14. Crystal Palace 28 29
15. Brentford 29 26
16. Everton 28 25
17. Luton Town 29 22
18. Nottingham Forest 29 21
19. Burnley 29 17
20. Sheffield United 28 14
Takımlar O P
1. Real Madrid 29 72
2. Barcelona 29 64
3. Girona 29 62
4. Athletic Bilbao 29 56
5. Atletico Madrid 29 55
6. Real Sociedad 29 46
7. Real Betis 29 42
8. Valencia 28 40
9. Villarreal 29 38
10. Getafe 29 38
11. Las Palmas 29 37
12. Osasuna 29 36
13. Deportivo Alaves 29 32
14. Mallorca 29 30
15. Rayo Vallecano 29 29
16. Sevilla 29 28
17. Celta Vigo 29 27
18. Cadiz 29 22
19. Granada 28 14
20. Almeria 29 13