En unutulmaz 9 bebek!

Elimize doğan, ekranlarda büyüyen ve bize kendimizi çok yaşlı hissettiren 9 dizi bebeğini bir araya getirdik.

Kültür-Sanat 12.02.2015, 15:40 12.02.2015, 15:42 Emre
En unutulmaz 9 bebek!

Hep söylüyoruz, diziler uzun işlenmesi gereken hikayeleri anlatmak için birebirler. Yavaş yavaş gelişen dostluklar, zamanla aşınan ilişkiler ve adım adım ciddileşen düşmanlıklar en iyi dizi medyumunda anlatılıyor bize kalırsa. Tabii bunları hep böyle söylüyoruz ama, aslında ek bir şey daha var en çok dizilere yakışan:

Doğum. Bazen ana karakterlerin flashback yardımıyla doğumlarını gösterirler, fakat biz ondan bahsetmiyoruz. Dizi sırasında hamile kalan, 9 ayını dizide geçiren ve doğumunu dizi sırasında yapan karakterlerden söz ediyoruz. Ve tabii ki onların doğurduğu bebeklerden.

Sizi bilmiyoruz, ama bebekler çok ilginç birer hikaye ögesi olabiliyorlar dizilerde. Bazen karakterlerin büyüdüklerine delalet olarak önümüze çıkıyor, bazen sırdaş, bazen ise espri malzemesi oluyorlar. Her haliyle, bize soracak olursanız bebekler dizilerde doğru kullanıldıklarında, çok akılda kalıyorlar.
Biz de en unutulmaz 9 bebeği listeleyelim, elimize doğan şirinlik abidelerini bir hatırlayalım dedik. Buyurun, dizilerde doğumuna tanık olduğumuz en unutulmaz 9 bebek karşınızda!
9. Marvin Waitforit Eriksen (How I Met Your Mother)


How I Met Your Mother, aynı izinden gittiği Friends gibi bir noktadan sonra “20’li yaşlarındaki şehir gençlerinin maceraları” kıvamından, “30’lu yaşlarına yeni giren ve yetişkinlikliğin getirdikleriyle yüzleşen insanların maceraları” tadına geçmek zorunda kaldı.

Dizilerin güzel yanı deyip deyip duruyoruz, bundan daha net bir örneği zaten olamazdı. Altı yedi sene önce bir gece yarısı sırf arkadaşları eğleniyor diye kalkıp Philadelphia’ya giden Marshall ve kimseden habersiz ülkenin öteki ucuna taşınacak kadar fevri Lily birden anne baba oldular. Onların o mücadelesini görmek, dizinin son deparında en keyif veren şeylerden biriydi. Özellikle bir çatı katında Lily’nin Ted’e yaptığı itiraf, TV tarihinin en şoke edici, ama bir o kadar da dürüst sahneleri arasındaydı bize kalırsa.

8. Connor (Angel)

Bunu listenin aşağılarına koymamızın sebebi katiyen karakter olarak önemli olmaması ya da doğumuyla dizideki diğer karakterlerin her birinin hayatını değiştirmemesi değil. Connor ciddi anlamda kilit bir karakterdi Angel külliyatında. Sorun şu: Connor elimizde falan değil, basbaya farklı bir düzlemde hızlandırılmış olarak büyüdü. Vincent Kartheiser kendisini yer yer tam dayaklık oynasa da (ki sonradan Pete performansıyla öğrendik ki kendisi zaten biraz dayaklık karakterlere yatkın) Connor doğumuyla da, varlığıyla da Angel’ın vazgeçilmez parçalarından biri oldu. Doğum sahnesi de unutulmazdır zaten. Biraz daha bebek kalsaydı, daha yukarılara koyardık; bu eşek kadar haliyle pek kendisine yer bulamadık.
7. Isabella Turk (Scrubs)

Scrubs bir sitcom uzunluğunda,bir sitcom formatında ve bir sitcom tarzında olan, ama sitcomlukla uzaktan yakından alakası olmayan bir diziydi. Komik miydi? Tabii ki komikti. Dayanılmaz derecede hem de. Gelin görün ki, aynen Futurama’nın yaptığı gibi komedi anlarından hemen önce insanın bam teliyle ip atlayan sahneleri de çıkartabiliyordu karşınıza. Isabella’nın doğum sahnesi, Scrubs’ın bunu en iyi yaptığı anlardan biriydi. Her ne kadar Carla ve Turk’ün kızı dizide ciddi bir faktör hâline gelmese de, doğumu anne ve babasının romantik bağlarına tek kelimeyle muhteşem bir sembol oluşturdu.
6. Maya Fisher (Six Feet Under)

Çok garip bir anda geldi Maya… Dedik ya, her dizi bebeğinin hikayede farklı bir vasfı olur diye? Marvin anne ve babasının yetişkinliğe attığı adımdı. Connor bambaşka bir şeydi, Angel’ı bambaşka şeylerle yüzleştirdi. Isabella’da o aşkın meyvesiydi. Maya… Maya ise Nate için geriye kalandı. Lisa diziye katıldığı an hemen hemen herkesi kendinden nefret ettirdi, bizim için Nate’in kaderi Brenda’ydı ne de olsa. Ama Lisa’nın diziden ayrılışı, çok da spoiler’a girmeden, hiç kimsenin tahmin edemeyeceği kadar vurucuydu. O çalkantının ortasında Maya’nın olması, Nate’in bu acıyı sindirme sürecinde çok farklı bir noktada durmasını sağladı. Pek acayip, pek sağlamdı.
5. Harrison Morgan (Dexter)

Yine bir dizi doğumu ve yine farklı bir işlev. Dexter’ın bir nevi “yetişkinliğe” adım atması, ya da dizinin sınırları içerisinde “Dexter yine insanlığı öğreniyor” tipi hikayelerin en başlıcası Dexter Rita ile evlenince oldu. Ama sonrasında bambaşka bir adım attı Dexter’ın bu “normalleşme” hayatı. Dexter baba oldu. Olabilecek her şeyi tahmin edebiliyoruz sanıyorken, Harrison babası için ne insanlığı öğrenme, ne de normalleşme aracı oldu. Harrison bir anda babası için bir sırdaş oldu. Babasının kimseye söyleyemediklerini dinleyen biri. Çok da iyi tuttu tüm o sırları…
4. Caesarion (Rome)

Rome sevgimiz dağlardan taşlara gider, nehirlerden ovalara iner, rüzgarla efil efil eser geri yüreğimize. Öyle severiz, öyle edebiyat döşeriz Rome’a yani. Ama Caesarion’un bu sırayı almasının sebebi bu değil. Yani daha doğrusu, sadece Rome’u sevdiğimizden almadı. Caesarion’un haliyle tarihi bir önemi de var, evet; ama kendisini bu yüzden de buraya almadık. Rome, aslında çok iyi işlenmiş birkaç mükemmel anın birleşimiydi. Ve o mükemmel anlardan birinde, yani dizinin en, en son finalinde Caesarion’a söylenen o söz için buraya koyduk; zira o söz, diziyi izleyenlerin anlayacağı, izlemeyenlere de spoiler olmadan anlatılamayacağı gibi, aslında bir anlamda tüm dizinin özcümlesiydi: “De Patre Vostro…”
3. Aaron Littleton (Lost)

Bir bebekseniz ve ıssız bir adada doğduysanız, affedin, yaşamanız mucizedir. Bu adada yaşayacaksınız, üstüne üstlük adanın tüm doğa üstü gelgitlerine rağmen yaşayacaksınız; bir de kurtulacaksınız o adadan. Lost’u ilk izlemeye başlayan herkesin kafasından geçen bir soru vardı: “O hamile kadın nasıl doğum yapacak adada?”. Yaptı, o bebek kaçırıldı, geri bulundu; hasta oldu, tedavi edildi; adadan kurtuldu ana karakterin yeğeni çıktı. En sonunda anneannesinin yanında sağlam kaldı; ama bu süre boyunca hep kilit bir hikaye ögesiydi…
2. Emma Geller-Green (Friends)

Friends’de çok doğum oldu, kabul. Ross ve Carol’un oğulları Ben’in doğumu ile başlayan, Phoebe’nin kardeşinin üçüzlerine hamileliğiyle devam eden, en sonunda da Chandler ve Monica’nın evlatlık ikizleriyle sonlanan bir silsile. Ama Emma’nın kıymeti şüphesiz ki bunlardan fazlaydı. Ross ve Rachel, ayrı ayrı pek çok kişiyle ilişki kurdular dizinin ömrü boyunca. Ama onlar Ross ve Rachel’dılar. Uzun süre bu ilişkiyi netleştirecek, somutlaştıracak bir şey olmadı. Tam kopuyorlar galiba bu sefer derken, Emma doğdu. Dizinin finali hep belliydi, o iş hep öyle bitecekti ama, Emma olmasa da, belki de “e o kadar şey yaşadılar beraber canım” cümlesi biraz havada kalırdı.
1. Holly White (Breaking Bad)

Holly’nin tek bir kelimesi yok dizi boyunca. Olması da beklenemez zaten. Breaking Bad, pek çok alanda olduğu gibi, kapladığı süre bakımından da diğer dizilere benzemiyor ne de olsa. İlk 5 sezonun çok büyük bir bölümü yaklaşık 1 yıllık bir dönemi kapsıyor. O yüzden, Holly’nin bir şey yapacak vakti yok. Öylece duruyor. Peki o halde, öylece durarak nasıl bir numara listemizde? Çünkü Holly, bu listedeki neredeyse her bebeğin temsil ettiği şekillerde kullanıldı.

Bizim için önce gördüğümüz ailenin dışarıdan mutlu gözüken portresinin bir parçasıydı. Sonraları Walt için pasif kalmayı bırakıp, hayatın kontrolünü eline almak için bir katalizör oldu. Walt “imparatorluk” işinde geliştikçe, yeri geldi sırdaşlık yaptı babasına. Ama en sonunda, hiç kimsenin almadığı bir şekil aldı. Holly, bir noktada Walt’a karşı cephe almamızın sebebi oldu. Skyler Holly için korkuyordu ve bu mantıklıydı. Vince Gilligan, sette esen rüzgarı bile iyi kullanan bir adam olduğundan, Holly ile de bu dengeyi çok iyi değiştirdi yeri geldiğinde… O yüzden de biz aldık, bir numaraya koyduk.



Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 02 Mayıs 2024
İmsak 04:14
Güneş 05:54
Öğle 13:06
İkindi 16:57
Akşam 20:09
Yatsı 21:41
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14