Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kamil Dilek, üniversitelerde özerklik sorunu yaşandığını söyledi. Rektör Dilek, "Üniversite özerkliği konusunda seksenli yıllarda yaşanan konjoktürel değişime ayak uyduracak mevzuat değişikliğini yapamamışken, girişimcilik ve yenilikçilik odaklı rekabet ve buna bağlı değerlendirmeler ön plana çıkmaya başlamıştır." dedi.
Uludağ Üniversitesi (UÜ), 2012-2013 eğitim öğretim yılına, düzenlenen törenle başladı. Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi'ndeki törene; Bursa Valisi Şahabettin Harput'un yanı sıra Rektör Prof. Dr. Kamil Dilek, İTÜ eski Rektörü Prof. Dr. Muhammet Şahin, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
UÜ Devlet Konservatuarı Gençlik Senfoni Orkestrası’nın konseriyle başlayan törende konuşmaların ardından Prof. Dr. Muhammet Şahin açılış dersini yaptı.
"ÖNEMLİ OLAN ADALETLİ OLMAK"
Rektör Prof. Dr. Kamil Dilek, geçtiğimiz yıl yapılan açılış töreninde projelerini anlattığını, bu yıl ise gelinen noktayı paylaşmak istediğini dile getirdi. Uludağ Üniversitesi olarak yönetim anlayışlarının adalet, ortak akıl, şeffaflık, hesap verme ve hoşgörü olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dilek, şöyle devam etti: "Bu ilkeleri dillendirmek kadar uygulamak da zordur. Üniversitelerde akademisyenlerin en hassas olduğu konu, adalet duygusunun zedelendiği alan akademik kadroların dağıtımıdır. Bu konu, genellikle rektörlerin çok geniş olarak inisiyatif kullandıkları ve dağıtımın rektörün kişisel tercihleri ile gerçekleştirdiği sorunlu bir alandır. Elbette ülkemizde bugüne kadar görev yapan rektörlerin çok önemli bir kısmı kadroların dağıtımında kurum önceliklerini ve ihtiyaçlarını dikkate almışlardır. Ancak dağıtım, şeffaf bir yöntem ile yapılmadığında iyi niyetli çalışmalar akademisyenler tarafından tam olarak anlaşılmamakta ve kurum içindeki barışını olumsuz etkilemektedir. Göreve geldiğim günden bu yana 278 öğretim üyesi kadrosu ilan edildi. UÜ'de çalışan toplam öğretim üyesi sayısı göz önüne alındığında, öğretim üyelerimizin dörtte birinden fazlası bir yıl içinde bir üst kadroya atandığı anlaşılmakta."
UÜ olarak bilimsel araştırma projeleri için yaklaşık 10 milyon TL ayırdıklarını anlatan Rektör Dilek, vakıf üniversitelerine esneklik verilirken, devlet üniversitelerinin 30 yıl önceki yüksek öğretim sisteminin koşullarını düzenlediği 2547 sayılı kanun ile eli ve kolunun bağlanmasının rekabet koşullarını ortadan kaldırdığına işaret etti.
"ÜNİVERSİTELERE ÖZERKLİK VERİLMELİ"
Üniversitelerin özerkliği konusunda uyarılarda bulunan Prof. Dr. Kamil Dilek, "Geçen yıl üniversitelerin özerkliğinin vazgeçilmez ölçütlerini sizlerle paylaşmış ve üniversitelerimizin, sıraladığım ölçütlerin tamamında yetersiz olduğunu vurgulamıştım. Yeni hazırlanacak yasa ile üniversitelerimizi özerk hale getirecek yetkiler mutlaka verilmelidir." şeklinde konuştu.
Bu konuda dünyada da tartışmaların yaşandığına dikkat çeken Rektör Dilek, "Biz henüz üniversite özerkliği konusunda seksenli yıllarda yaşanan konjoktürel değişime ayak uyduracak mevzuat değişikliğini yapamamışken, üniversiteler arasında girişimcilik ve yenilikçilik odaklı rekabet ve buna bağlı değerlendirmeler ön plana çıkmaya başlamıştır." dedi.
"SÜREKLİ MAAŞ KONUSUNDA TALEPTE BULUNMAK GURURUMUZU İNCİTİYOR"
Üniversitelerin yaşadığı en önemli sorunların başında, akademisyenlerin elde ettikleri gelirler olduğunun altını çizen Rektör Dilek, "Akademisyenler olarak sürekli maaş konusunda talepte bulunmak zorunda olmamız gerçekten gururumuzu incitmektedir. Geçen yıl size akademisyenlerin maaşları ile ilgili karşılaştırmalar yapmıştım. Sayın başbakan yardımcımız da bizlere hak vererek, sorunun çözümü yönünde gayret göstereceğini söylemişti. Bu konuda gayret gösterdiğine eminim. YÖK başkanımızın bu konudaki gayret ve çabalarını da umutla izliyoruz." diye konuştu.
"DÜNYANIN ZİRVESİNDE BİZ OTURACAĞIZ"
Vali Şahabettin Harput ise sezonun hayırlı olmasını dilerken, şunları kaydetti: "Çok saygın bir kitle ile yeni eğitim öğretim sezonunu açıyoruz. Üniversitelerin şehir ve ülkelerin kaderinde ne kadar önemli bir rol oynadığını biliyoruz. Bu çalışmalarla ününü Bursa ve Türkiye dışına çıkaran UÜ, Avrupa'da da dikkat çektiği için pek çok işbirliği kurulmakta. Bu üniversitede okuyan gençler de geleceğin Türkiye'sini kuracak gençler. Nasıl bir Türkiye istiyorsak ve hayal ediyorsak o Türkiye'yi kuracak işte bu gençler."
En önemli zenginliğin sevgi olduğunu anlatan Harput, şöyle devam etti: "Sevgi katlanmaktır. Biz ise sevdiğimiz için hangi şeye katlanıyoruz. Biz ülkemizi ve insanımızı seviyoruz derken, acaba hangi fedakarlıklara katlanıyoruz. Kendimize mutlaka hedefler koymamız lazım. Hedefi olmayan insanların nerede neye çarpacağı belli olmaz. Dünyada güçlünün haklı olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Hemen yanı başımızda bir Suriye var. Orada haksızlık ve gözyaşı var. Buna, Türkiye olarak dur demek istiyoruz ama yetmiyor. 'Gel Amerika şu işe bir dur de' diyoruz. Neden, çünkü şu anda güç Amerika'nın elinde. Ancak asırlarca bu güç bizim elimizde idi. Osmanlı, gittiği her yere sömürge değil, adalet götürüyordu. Bizim gittiğimiz her yerde, o insanlar kendi dillerini kullanıyordu. Bugün bizim değerimiz daha iyi anlaşılıyor. 6 asır insanlığa medeniyeti ve adaleti bir miras olarak bizim atalarımız kurmuştur. Bugün dünyanın zirvesinde Amerika oturuyor. Ancak buradan şunu söylemeliyim ki o koltuk bizim koltuğumuz, o koltuğa biz oturacağız. Bunu da buralarda okuyan gençler olarak sizler yapacaksınız."
Açılış konuşmalarının ardından, İTÜ eski Rektörü Prof. Dr. Muhammet Şahin tarafından açılış dersi verildi. Prof. Muhammet Şahin, ilk dersinde özellikle üniversitelerde rektör atamaları konusunda yaşanan sıkıntılara değindi.
