Kurban Bayramı Günü

Yürek burkan bir hikaye

Hikaye 29.09.2014, 14:48 29.09.2014, 14:50
Kurban Bayramı Günü

 Ahmet;

“–Anneciğim, Emre bize gelecek. Bu gece bizde kalacak” dedi.
Emre’nin sevdiğini bildiğim türden bir kaç çeşit yemek yaptım. Görüşmeyeli bayağı bir boy atmış, kocaman delikanlı olmuştu. Biraz oturup hal hatır sorduktan sonra yemeğe geçtik. Emre, özene bezene hazırladığım yemeklere el sürmeyince, belli etmemeye çalışsam da bozuldum. Emre:

“–Teyzeciğim et var ya, ondan yemiyorum” dedi.

Bu söz beni daha da şaşırtmıştı. Çünkü ete olan düşkünlüğünü iyi biliyordum. Emre, bu davranışının altında bir şey aramamdan rahatsızlık duyarak,

“-Anlatayım teyzeciğim” dedi.

İlköğretim beşinci sınıfa gidiyordum o zamanlar. Biliyorsunuz Ayşe ablam da benden iki yaş büyük. İkimiz de çok başarılı sayılmayız, fakat hiç olmazsa liseyi bitirelim diye gayret ediyoruz. Bir işe girebilmek için bunun şart olduğuna inanıyoruz. Büyük hayallerimiz yok. Daha kötü günler gelmesin deyip halimize şükredenlerdeniz.

Depremden önce babam, inşaat kalfasıydı. Kimseye muhtaç değildik. Hatta babam yaptığı, kooperatif evlerinden bir de daireye girmişti. “Altı, yedi aya kalmaz, evimize taşınırız” diye hayaller kuruyorduk. Kaba inşaatı çoktan bitmiş, evin şekli ortaya çıkmıştı. Ben odamın duvarına asacağım süsler yaptım. Annem dantel masa örtüleri… Kaç kere bakmaya gitmiş, hayalimizde aldığımız eşyaların yerini kaç kere değiştirip durmuştuk. Derken 17 Ağustos’ta korkunç bir sallantıyla uyandık. Çok şükür ne bizde ne de yakın çevremizde bir şey yoktu. Boş arsaya tüm mahalle toplandık. Biraz korku kalmıştı yüreğimizde ama güle oynaya sabahladık. Elektriklerin gelmesi ile radyo ve televizyonlardaki korkunç gerçek, yüreklerimize çığ gibi düştü. Tüm ülkem gibi bu korkunç felaketin getirdiği yıkım ve kıyımla, harap olduk. Naklen izlediğimiz kurtarma çalışmalarında yaralılarla yaralandık, ölenlerle defalarca öldük. Elimizden gelen bir şey yoktu. Devlet baba, harıl harıl yaraları sarmaya çalışıyordu.

Bizim evimiz yıkılmadı. Kimseye de bir zarar gelmedi. Farklı yaralandığımızın farkına, yaralarımız derinleştikçe vardık. Depremle birlikte inşaatlar durmuş, babam işsiz kalmıştı. Ekonomik krizle de ikiye katlandı yokluklarımız. Televizyonlarda gördüğüm kadarıyla, bazı insanlar hiç etkilenmemişti. Bar ve pavyonlarda zil zurna sarhoş oluncaya kadar içiyor, milyarlarca lira harcıyorlardı.

Biz ev kirası elektrik, su ne kadar kısmaya, azaltmaya çalışsak olmuyor babamın arada bir bulduğu, tadilat işlerinden kazandığı, evi geçindirmeye yetmiyordu. Devir hesap devri deyip, telefonu kapattırdık. Ampulleri daha küçük taktık. Annem bir evde 120 milyona iş bulmuştu. Babamın da eline yaklaşık o kadar geçiyordu. Fakat Kasım ayından sonra babam bir tek işe gidemedi. Kış boyunca hiç iş çıkmadı. Ümitlenerek gidiyor, üzülerek geri dönüyordu. “Çoluk çocuğum gözümün önünde aç açık kalıyor, elimden bir şey gelmiyor, keşke ölsem” gibi kötü kötü laflar edip duruyordu. İş için çalmadığı kapı kalmamıştı.

Ramazan bayramına bir kaç gün kalmıştı. Şubat ayının bir Pazartesi günü babam, eve sevinçle geldi. Bir iş bulmuştu. Üstelik sigortalı. “Evraklarını tamamla gel” demişler. Sevinçle haber verip uçar gibi çıktı. “Bugün yetiştirmeliyim” diyordu.

Bir kaç saat sonra karşı komşumuz telaşla içeri girdi. Yüzünde ürküten bir ifade vardı.

“–Korkmayın ama babanız küçük bir kaza geçirmiş” dedi.

Hastaneye gittiğimde babamın yüzü sapsarıydı. Kol ve bacağı alçıya alınmıştı. Kırmızı ışıkta süratle gelen bir araç çarpmıştı. Biz sağ oluşuna dua ederken babam, gözlerinden akan yaştan utanıyor gizlemeye çalışarak:

“–Neden ölmedim, yükünüzü arttırdım” diyordu.

Bir müddet sonra babam eve çıktı. Sobamız yanmıyordu, evimiz soğuktu. Babamın dişlerinin birbirini dövüşünü üzülerek seyrediyordum. Bir kaç komşu belediyeye telefon ederek bize kömür istemişler. Yok denilmiş. Önceden kayıt olmak gerekirmiş. Okulda da yardım dağıtılıyordu. Anneme:

“–Ben de isteyeyim mi?” diye sordum. Annem:

“–Sakın ha oğlum! Durumumuz belli; verirlerse kabul ederiz, sakın kimseden bir şey istemeyin” dedi.

Başka zaman ben de gurur meselesi ederdim. Ama şimdi çok farklıydı. Yakıp etrafında toplanacağımız sobaya ihtiyacımız vardı. Babam buz gibi evde nasıl hasta yatardı?

‘Şekersiz’ şeker bayramımız gelip de geçmişti bile. Şekere olan düşkünlüğüme rağmen, pek üzülmedim. Böyle küçük şeylerin üstesinden gelmeliydik. Üstelik ben erkektim. İşte tüm zorluklara rağmen hava biraz daha ısınmış, babamın kolundaki, alçı alınmıştı. Bacağı hala alçıdaydı. İşte kurban bayramı da gelmişti. İçimden oniki daire var bizim apartmanda, birçoğu da kurban kesecek. Nasılsa bize de verirler; Annem sevdiğim et yemeklerinden pişirir, diyordum. Ben pencereden seyrederken, karşıdaki boş arsada, kurbanlar kesildi, yüzüldü, leğenler dolusu evlere taşındı. Her kapı çalışında, ‘kurban payı’ diye koştum. Her kapı açılışında, evlerde kavrulan etlerin mis kokuları evimizin içine kadar davetsiz yayıldı. Bir tek pay gelmedi.

Babaannem köyden telefon açmıştı. Komşu evinden konuşurken, sesim ona iyi gitmemişti. Israr ve telaşla sordu: ‘Baban mı kötüleşti?’ diye.
“–Yok” dedim. “Bize kurban payı vermediler.”

Yaz aylarında babaanneme giderdik. Adına ‘Güccük’ dediği bir kara ineği, beş altı da tavuğu vardı. ‘Güccük-müccük ama sütü iyi” derdi. Sağarken ona türküler söylerdi. “Bu sene kısır, inşallah seneye kuzulayacak” diye ümit ederdi.

“–Deden, ihtiyar nasıl dursun katıksız” derdi. Bir tas ayran içti mi başka bir şey istemezmiş.
Bayramın üçüncü günüydü. Sabah erkenden kapı çalındı. Babaannemdi! Koşup karşıladık. Ağlayarak sarıldı bizlere. “Kuzularım, kuzularım” diyordu. Size çok et getirdim. Evinde ne varsa hemen hepsini kapıp gelmişti. Buzdolabını tıka basa etle doldurduk. Ablam acele acele doğradı. Etlerin pişerken çıkardığı cızırtılardan saldığı mis gibi kokular, iki gündür kabaran iştahımı daha da körüklüyordu. Ağzım sulanarak dolanıp durdum ocağın etrafında. Sofra beklemeye tahammülüm kalmamıştı. Çatalı alıp batırdım. Üfürerek ağzıma alıyordum ki, babamın, babaanneme:
“–Ah anam ahh! Neden kestin güccük ineği? Ağzınız kuruya kaldı” diyen sözleri çalındı kulağıma.

Midemin kalkıp, başımın döndüğünü hissettim. Elimdeki çatalı bırakıp koşarak dışarı çıktım. Dedemin katığı, babaannemin umudu, türküler yakarak sağdığı Güccük, benim canım et istedi diye mi kesilmişti? Sofra kurulduğunda kolumdan çekip ısrarla oturttular. Yine batırdım çatalı isteksiz ve utanarak. Boğazıma bir şeyler tıkanıyordu. Gözümden yaşlar boşaldı. Ne oldu neyin var diye sordukları telaşlı sorularına

“–Dişim çok ağrıyor, dişimmm…!” diye karşılık verdim.



Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 03 Mayıs 2024
İmsak 04:12
Güneş 05:52
Öğle 13:06
İkindi 16:57
Akşam 20:10
Yatsı 21:43
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 34 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. Chelsea 34 51
9. West Ham United 35 49
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14