Merkez Bankasından Açıklama!

TCMB Başkanı açıklamalarda bulundu

Gündem 08.03.2017, 11:45 08.03.2017, 11:48
Merkez Bankasından Açıklama!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, "Döviz piyasasında gözlenen oynaklığın fiyatlama davranışı üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamak amacıyla atılan adımlar büyük ölçüde amacına ulaşmıştır" mesajı verdi.

Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, "TCMB fiyat istikrarı temel amacına odaklanmaya devam edecektir. Bütün politika araçları bu hedef doğrultusunda etkin olarak kullanılacaktır." dedi.

Çetinkaya, Denizli Sanayici, Tüccar ve İşadamları Platformunun düzenlediği toplantıda şunları söyledi:

"Öncelikle küresel konjonktürle başlamak istiyorum. 2007 yılında yaşanan küresel krizin ardından on yıl geçmesine rağmen küresel ekonomi halen istikrarlı bir görünüme kavuşamamıştır. Alınan olağanüstü parasal tedbirlere rağmen küresel ölçekte yaşanan düşük büyüme ortamı ve yakın tarihte iktisat politikalarına hâkim olan geleneksel yaklaşımların sorgulanmaya başlanması ekonomi politikalarına dair belirsizliğin de yüksek kalmasına neden oluyor. Bu süreç, artan korumacılık eğilimleri, zayıf küresel ticaret ve jeopolitik risklerle birlikte yeni yatırımların ertelenmesine yol açarak küresel ekonominin büyüme potansiyelini sınırlıyor. Böyle bir konjonktürde ülkelerin iktisadi temellerini sağlamlaştırma yönünde adımlar atabilme kapasitesi daha da önem kazanmakta.

Ülkemiz özelinde bakıldığında, son dönemde ekonomi politikalarında hızlı karar alabilme ve koordineli hareket edebilme konusunda önemli bir sınav verildiğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl küresel belirsizliklerin yanı sıra jeopolitik ve yurt içi gelişmeler açısından oldukça hareketli bir yıl oldu. Özellikle yılın ikinci yarısından itibaren iç ve dış kaynaklı gelişmeler, iktisadi faaliyetin yavaşlamasına ve TL’deki değer kaybıyla birlikte maliyet yönlü 
enflasyonist baskıların artmasına yol açtı. Bu süreçte ekonomi politikaları uygun bir bileşimle ödünleşimleri azaltma yönünde şekillendi. Merkez Bankası enflasyona odaklı sıkı bir parasal duruş sergilerken kamu politikaları ve makroihtiyati tedbirler iktisadi faaliyeti destekleyici yönde hareket etti.

Yakın dönemde yatırım ve ihracata yönelik teşvik ve tedbirler ile kredi kanalını ve istihdamı destekleyen düzenlemelerin iktisadi faaliyetteki yavaşlamayı sınırlama yönünde önemli bir katkı sunduğunu söylemek mümkün. Bütün bu önlemlerin de desteğiyle ekonomide toparlanma eğiliminin başladığını görüyoruz. Nitekim, reel sektör güven endekslerindeki bozulma son dönemde kısmen de olsa tersine dönmüş görünüyor. İhracat siparişlerinde de kayda değer bir iyileşme var. Öncü veriler ikinci çeyrekten itibaren toparlanmanın bir miktar güç kazanabileceğine işaret ediyor.

Dış denge tarafına baktığımızda, son yıllarda Türkiye ekonomisinin önemli bir aşama kat ettiğini söylemek mümkün. Cari işlemler dengesindeki iyileşme 2016 yılında turizm gelirlerindeki yavaşlama nedeniyle kesintiye uğrasa da son aylarda ana eğilimler anlamında tekrar bir iyileşmenin başladığı gözlenmekte.

2017 yılında emtia fiyatlarının ithalatı artırıcı etki yapması beklenmekle birlikte enerji dışı ticarette olumlu bir seyir öngörüyoruz. Ana ticaret ortağımız olan Avrupa bölgesi talebinde süregelen artış, Rusya gibi komşu ülkelerle olan ticaretteki toparlanma ve küresel ticaret pazar payımızdaki güçlü seyir 
ihracatımızı olumlu etkileyecektir. Ayrıca, son dönemde yaşanan reel kur hareketleri ithalat talebini sınırlayıcı etki yapmakta. Bütün bu gelişmeler çerçevesinde, 2017 yılında enerji hariç dış ticaret dengesinin olumlu bir seyir izleyeceğini ve cari dengenin kademeli bir iyileşme eğilimi göstereceğini tahmin ediyoruz.

Özetle, iç ve dış talep gelişmelerini birlikte değerlendirdiğimizde önümüzdeki dönemde iktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanma eğiliminin sürmesini bekliyoruz.

Bu süreçte, Merkez Bankası olarak fiyat istikrarına odaklı duruşumuzu koruyoruz. Ayrıca, finansal piyasaların etkin çalışmasını yakından gözlüyoruz. Bu çerçevede, Ocak ayında döviz kuru piyasasındaki aşırı hareketlerin fiyat istikrarı üzerindeki olumsuz etkisini sınırlamak amacıyla güçlü bir parasal sıkılaştırmaya gittik.

Atılan adımlar döviz kurunda ortaya çıkan iktisadi temellerden sapma ve sağlıksız fiyat oluşumları karşısında sorunun odağına yönelik bir tedbir paketi olarak şekillendirildi.

Art arda yaşanan farklı nitelikteki şoklar makroekonomik ödünleşimleri azami ölçüde dikkate alan bir politika tasarımını gerektirmektedir. Şokların etkisiyle bir yandan iktisadi faaliyette kayda değer bir yavaşlama ortaya çıkarken diğer yandan yakın dönemde döviz kurundaki değer kaybından kaynaklanan enflasyonist baskılar ve orta vadeli görünümde bozulma riski gözlendi. Bu çerçevede, politika adımlarını tasarlarken finansal koşullar üzerinde ilave sıkılık oluşturmadan döviz kurundan gelen maliyet yönlü enflasyon baskılarını hafifletmeyi hedefledik.

Alınan tedbirlerin etkisi tam olarak planladığımız yönde gerçekleşti. Ocak ayındaki adımlarımızın ardından döviz kuru oynaklığının ciddi anlamda azaldığını gördük. Kuşkusuz, piyasalardaki haber akışına bağlı olarak zaman zaman dalgalanmalar olması doğaldır burada önemli olan alınan önlemlerin riskleri dengelemesi ve trendi olumlu yöne çevirmesidir.

Öte yandan, bugün itibarıyla finansal koşullar dikkate alındığında sıkılaştırma öncesi döneme kıyasla belirgin bir farklılaşma gözlenmediğini söyleyebiliriz. Sonuç olarak, para politikası tedbirlerinin büyük ölçüde hedeflenen sonuçları verdiğini ifade etmek mümkün.

Yılın ilk iki ayında açıklanan enflasyon rakamları öngördüğümüz çerçeveden önemli bir sapma olmadığına işaret ediyor. Attığımız adımların katkısıyla, bu yıl için Ocak Enflasyon Raporunda ifade ettiğimiz tahmin patikasında belirgin bir farklılaşma beklemiyoruz. Yılın ikinci yarısında döviz kurunun gecikmeli yansımaları ve yönetilen fiyatlardan kaynaklanan baz etkileri azaldıkça, sıkı duruşun da katkısıyla, enflasyon daha makul seviyelere inecektir. İç talebin ılımlı seyrinin fiyatlama davranışları üzerindeki etkisi önemli olacaktır. Diğer taraftan, para ve maliye politikaları arasındaki 
artan eşgüdümün de enflasyondaki düşüş sürecini desteklemesi beklenmektedir.

Önümüzdeki dönemde, enflasyonu etkileyen faktörleri ve fiyatlama davranışlarını yakından takip ederek gerekirse ilave parasal sıkılaştırma yapabileceğimizi ifade etmek istiyorum. Orta vadede ise fiyat istikrarı odaklı bir parasal duruş ve yapısal alanlardaki adımların katkısıyla hedefe doğru kademeli olarak ilerleyeceğimize olan güvenimiz tamdır.

FİYAT İSTİKRARINDA BÜTÜNCÜL BİR YAKLAŞIM

Amacımız enflasyonun istikrarlı olarak düşük düzeylerde kalmasıdır. Para politikası bu doğrultuda şekillenmektedir. Bununla birlikte, farklı politika yaklaşımları çerçevesinde edinilen geçmiş tecrübeler, kalıcı çözüm için enflasyonla mücadelenin bütüncül bir çaba ve yapısal bir yaklaşımla desteklenmesi gerektiğine işaret ediyor. Ödünleşimlerin asgari düzeyde tutularak kalıcı sonuçlar elde edilmesi bakımından ekonomideki ilgili kurumların ve paydaşların sürece katkıda bulunması büyük önem taşıyor.

Ortak çaba ve bütüncül yaklaşım stratejisi anlamında Gıda Komitesi çalışmaları değerli bir örnek teşkil ediyor. Gıda Komitesi’nin amacı gıda piyasasında arz ve fiyat oluşumunu etkileyen temel faktörleri yakından izleyerek fiyat istikrarını destekleyici ve enflasyondaki öngörülebilirliği artırıcı tedbir önerileri geliştirmek ve uygulamaya koymak olarak özetlenebilir. Bugüne kadarki çalışmalardan önemli kazanımlar elde edildi. Gıda enflasyonuna ve gıda fiyatlarının genel enflasyon üzerindeki etkilerine ilişkin kamuoyunun her kesiminde yüksek bir farkındalık oluşturuldu. Paydaşlar arasında çözüm odaklı bir işbirliği süreci gelişti ve Komite çalışmaları meyvelerini vermeye başladı. Atılan adımların olumlu etkilerinin giderek daha belirgin şekilde hissedilmesini beklemekteyiz.

Önümüzdeki dönemde Gıda Komitesi’nde sergilenen ortak kurumsal çabanın fiyat istikrarıyla ilişkili diğer yapısal alanlarda genişletilerek hayata geçirilmesi için gerekli adımları atacağız. Bu çerçevede, reel sektörün yabancı para cinsinden borçluluğuna ilişkin çalışmaları da ilerleme sağlanabilecek yapısal alanlar bağlamında değerlendiriyoruz. Ekonomimizin küresel koşullardaki dalgalanmalara karşı duyarlılığını azaltmak açısından basiretli borçlanma ve etkin risk yönetiminin teşvik edilmesi önem taşıyor.

Ülkemizde reel sektörün borçluluğu benzer ülkelerle kıyaslandığında yüksek olmamasına rağmen, zaman zaman yaşanan kur dalgalanmaları karşısında reel sektörün kısa vadede bilanço akımlarını yönetme ihtiyacı risk algısını etkileyebiliyor.

Veriler ve geçmiş dönem tecrübeleri bu alandaki risklerin yönetilebilir olduğuna işaret etmekte. Özellikle reel sektörün yabancı para kredi borcunun vadesinin uzun olması riskleri sınırlayan temel unsur olarak öne çıkıyor. Son verilere göre yabancı para kredi borcunun ortalama vadesi yaklaşık 4,5 yıl ve giderek uzamaya devam ediyor. Kısa vadeli pozisyona bakıldığında ise yabancı para varlıkların yabancı para yükümlülükleri büyük ölçüde karşıladığı görülüyor. Bu faktörler firmalarımızın nakit akışlarının döviz kuru dalgalanmalarından daha az etkilenmesini sağlıyor.

Bununla birlikte, firmalarımızın yabancı para cinsi pozisyonunun daha kapsamlı bir şekilde izlenebilmesi uzun vadede ülkemize yönelik risk algısı, finansal istikrar ve fiyat istikrarı açısından önem taşıyor. Bu süreçte, döviz geliri ile dövizle borçlanma arasındaki bağın korunması ve kur riskini sınırlayacak finansal araçlar ile doğal koruma içeren bir bileşenin firmalar tarafından kullanılması faydalı olacaktır.

Daha bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşıldığında ise ekonominin dış finansman ve döviz kuru şoklarına karşı dayanıklılığının artırılması bakımından dış dengeyi iyileştirecek bütün yapısal tedbirlerin kritik önem taşıdığını vurgulamak gerekiyor. Yurt içi tasarrufların artırılması, üretimde verimlilik ve katma değerin desteklenmesi, ithal girdi bağımlılığının azaltılması gibi konular büyük önem arz ediyor.

Fiyat istikrarına kalıcı olarak ulaşılabilmesi için para politikasında yapısal konulardaki çabaların bütüncül bir yaklaşımla desteklenmesinin öneminden söz ettim. Bu çerçevede son yıllarda reel sektörü yakından izleme ve anlama çabalarımızı güçlendirme yoluna gittik. Merkez Bankası olarak, ekonomiye dair güncel gelişmeleri takip etmek ve reel sektörle iletişim ağımızı güçlendirmek amacıyla, düzenli aralıklarla ülkemizin farklı şehirlerindeki firmaları ziyaret ediyoruz. Bu doğrultuda, bir yandan firmaların faaliyet ve beklentilerine dair değerlendirmeler raporlanırken, diğer yandan da yapısal sorunların tespit edilmesine gayret ediliyor. Görüşmelerden elde edilen sonuçlar bizim için Türkiye ekonomisine dair önemli bir 
bilgi kaynağı oluşturuyor. Örneğin, reel sektörün yatırım, üretim, ihracat, istihdam ve borçlanma kararlarına ilişkin zamanlı bilgi sahibi olmak veya firmalar kesimini ilgilendiren herhangi bir düzenlemenin etkilerini anlamak açısından reel sektörle iletişim son derece faydalı oluyor. Bir sonraki aşamada, bu görüşmelerden elde ettiğimiz bilgi ve çıkarımları doğrudan karar alıcılarla ve kamuoyu ile paylaşarak bu tespitlerin daha somut politikalara dönüştürülmesine katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Bu çerçevede, reel sektörle görüşmelerimizden elde ettiğimiz değerlendirmeleri yakın bir zamanda kamuoyuyla düzenli olarak paylaşmayı planlıyoruz. Bu vesileyle bizimle görüşerek değerli fikir ve önerilerini esirgemeyen bütün firmalarımıza teşekkür ediyorum. Önümüzdeki dönemde bu işbirliğinin daha da artarak güçlenmesini diliyorum.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak, reel sektör dinamiklerini daha iyi anlama gayreti içinde olmaya devam edeceğiz. Bu etkileşimi fiyat istikrarına kalıcı olarak ulaşma konusunda izlediğimiz stratejinin önemli bir bileşeni olarak değerlendiriyoruz. Son yıllarda farklı nitelikteki şoklar karşısında ülkemiz ekonomisi önemli bir dayanıklılık göstermiştir. 2016 yılının üçüncü çeyreğinde yaşanan daralma kalıcı olmamış ve ekonomi tekrar ılımlı bir toparlanma eğilimine girmiştir. Aynı şekilde, yakın dönemde enflasyonda ve cari açıkta gözlenen artışın önümüzdeki aylarda tersine 
döneceği öngörülmektedir. Merkez Bankası ve kamu otoritelerinin koordineli ve güçlü politika tepkisi ile reel sektörümüzün dinamizm ve esnekliği bu dayanıklılığın temel bileşenlerini oluşturmaktadır.

Küresel ölçekte öngörülebilirliğin düşük olduğu bir dönemden geçerken bize düşen en önemli görev, ana odağı koruyarak temel hedefler doğrultusunda ilerlemektir. Ekonomide eşgüdüm halinde uygulanan politikalar yapısal düzenlemelerle desteklendiği takdirde dayanıklılığımız daha da artacaktır. Şartlar ne olursa olsun, iktisadi temelleri sağlamlaştırma yönünde adımlara devam edildiği sürece dışsal faktörlerin etkisi geçici kalacaktır.

Merkez Bankasının bu süreçte ülkemizin iktisadi dayanıklılığına ve sürdürülebilir büyümeye verebileceği temel destek fiyat istikrarı odaklı yaklaşımını devam ettirerek öngörülebilirliği artırmaktır. Firmalarımızın sözleşme ve planlamalarını yaparken önlerini daha iyi görebilmeleri ve uygun koşullarda finansmana erişebilmeleri açısından fiyat istikrarı önemlidir. Bu çerçevede, hedefimize kademeli olarak ilerleyeceğimize inanıyoruz."



Yorumlar (0)
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 29 Kasım 2023
İmsak 06:29
Güneş 08:00
Öğle 12:57
İkindi 15:23
Akşam 17:45
Yatsı 19:09
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Fenerbahçe 13 34
2. Galatasaray 13 34
3. Beşiktaş 13 25
4. A.Demirspor 13 23
5. Trabzonspor 13 23
6. Kayserispor 13 23
7. Antalyaspor 13 19
8. Kasımpasa 13 18
9. Rizespor 13 18
10. Hatayspor 13 17
11. Ankaragücü 13 16
12. Sivasspor 13 15
13. Gaziantep FK 13 15
14. Karagümrük 13 14
15. Konyaspor 13 13
16. Pendikspor 13 13
17. Başakşehir 13 12
18. Alanyaspor 13 10
19. Samsunspor 13 8
20. İstanbulspor 13 8
Takımlar O P
1. Eyüpspor 13 33
2. Kocaelispor 13 29
3. Bandırmaspor 13 25
4. Göztepe 13 23
5. Gençlerbirliği 13 23
6. Bodrumspor 13 21
7. Sakaryaspor 13 20
8. Keçiörengücü 13 19
9. Ahlatçı Çorum FK 13 17
10. Erzurumspor 13 17
11. Boluspor 13 16
12. Adanaspor 13 15
13. Manisa FK 13 14
14. Şanlıurfaspor 13 14
15. Ümraniye 13 12
16. Pendikspor 0 0
17. Tuzlaspor 13 11
18. Giresunspor 13 9
19. Altay 13 5
Takımlar O P
1. Arsenal 13 30
2. M.City 13 29
3. Liverpool 13 28
4. Aston Villa 13 28
5. Tottenham 13 26
6. M. United 13 24
7. Newcastle 13 23
8. Brighton 13 22
9. West Ham United 13 20
10. Chelsea 13 16
11. Brentford 13 16
12. Wolves 13 15
13. Crystal Palace 13 15
14. Fulham 13 15
15. Nottingham Forest 13 13
16. Bournemouth 13 12
17. Luton Town 13 9
18. Sheffield United 13 5
19. Everton 13 4
20. Burnley 13 4
Takımlar O P
1. Real Madrid 14 35
2. Girona 14 35
3. Atletico Madrid 13 31
4. Barcelona 14 31
5. Athletic Bilbao 14 25
6. Real Sociedad 14 25
7. Real Betis 14 24
8. Getafe 14 19
9. Valencia 14 19
10. Rayo Vallecano 14 19
11. Las Palmas 14 18
12. Villarreal 14 15
13. Deportivo Alaves 14 15
14. Osasuna 14 14
15. Sevilla 13 12
16. Cadiz 13 10
17. Mallorca 13 9
18. Celta Vigo 14 8
19. Granada 14 7
20. Almeria 14 3