Ardından da yılda bir iki kez maraton koşar olmuş. 2011’den bu yana ise ultra maraton (42 kilometre üzeri) koşuyor: “Likya Yolu’ndaki 250 kilometrelik yarışa katıldım. Birinci oldum. Böylece ultra maratonların bana göre olduğunu düşündüm. Artık sadece ultra maraton koşuyorum. Üç yılda 20’ye yakın maraton koştum.”
İznik’te yapılan 130 kilometrelik ultra maratonda genel klasmanda üçüncü, ilk kez yapılan The North Face Kapadokya Ultra Trail’de de genel klasmanda birinci oldu. Lakin koşmak pahalı iş. Konunun bu boyutuyla nasıl baş ediyor? “Salomon’un Türkiye takımındayım. Ancak sadece malzeme desteği alıyorum. Yurtdışındaki yarışlara giderken tüm gerekli uçak, konaklama, yiyecek vb. ihtiyaçlarımı kendim karşılıyorum. Hayatımı bu işi yaparak kazanmak isterdim. Ancak şu anda bu mümkün değil.”
GÜNDE 1 SAAT 20 DAKİKA
Aldığı sonuçlara bakılırsa bu antrenman tarzı işe yarıyor gibi: “İtalya, İsviçre ve Fransa’yı kapsayan The Nort Face UTMB’yi koştum. 168 kilometreydi. Sakatlandım ancak yine de yarışı bitirdim. 38’inci oldum. Almanya’daki 100 kilometrelik Zugspitz ultra maratonunu da üçüncü bitirdim.”
Üç yılda 20’ye yakın maraton, haftada ortalama 120 kilometre, her gün düzenli koşu... Rus sporcunun yaşamı herkese göre değil.
TOTEMİ TIRNAKLARI
Elena, her yarış öncesinde tırnaklarını özenle boyuyor. Tırnaklarının yarışın yapılacağı bölgeye uyumlu olmasına özen gösteriyor. The North Face Kapadokya Ultra Trail öncesi tırnaklarının bazılarına peri bacaları, bazılarınaysa balon yapmıştı. Bu alışkanlık Elena için bir nevi totem haline gelmiş. Hatta yarışlar için boyadığı tırnaklarını çektiği fotoğraflarıyla ‘tırnak galerisi’ dahi oluşturmuş. Bu galerileri kişisel sitesi yelenasworld.com adresinde sergiliyor.