-Birinin kız arkadaşı varmış bilmem neymiş. Kimse bundan gitmez. Ha görevini yapmaz orası ayrı. Sizin kız arkadaşınız yok mu? Patronlarınızın yok mu? Ayıp!
-Beni özel hayat ilgilendirmez. Ben yaptığı işe bakarım. Ben uyarımı yaparım.
-Sizin gazetelerde yazmanızla transfer dönemi bitti. Geçen sene 100 milyona yakın vergi ödedik. Ondan önceki sene 87 milyon vergi ödedik. Yazmıyorsunuz hiç.
-Bu çocuklar yürekli çocuklardır. 4 sene mücadele etmişlerdir 2 kere de şampiyon olmuşlardır. Hocaya da daha hoca gelmeden 'odaya girmezin' diye haber verdim. Sporcular daha gelmeden önce.
-İki gündür yazdıklarınız hikaye. Bu yıl ilk defa 1 oyuncu aldık, nokta atışı yaptık. Genç yetiştirebileceğimiz insanlar varsa onları alacağız. Ben kimsenin özel hayatıyla ilgilenmem. İki gün bekledim. Nereye gidiyorsunuz diye. Ben sporculara hakaret etmem, sadece uyarırım. Hocayla ilgili fazla izin vermeyelim, çalışalım çalışalım dedim.
-Şimdi yeni bir sezon başlıyor. İki gündür yazıyorsunuz çiziyorsunuz. Sizin yöneticileriniz de sezon başında toplantılar yaparlar, teşekkür ederler. Şirketler çalışanlarını ikaz ederler. Şimdi Fenerbahçe'yle ilgili olan da budur. 2 buçuk aylık bir tatil dönemi yaşamıştır. Benim görevim başkan olarak bu arkadaşlara gelecek yılın planlamasını anlatmaktadır. Onlardan ne beklediğimizi anlatmaktır. Bunları anlatmak yönetimin görevidir. Kafanızdan birşeyler uydurmayın. Ben yanımda çalışan insanlarla bire bir konuşurum. Kimsenin özel hayatı beni ilgilendirmez. Ne zamana kadar? O özel hayatlar bu kulübe zarar verene kadar. Zarar verirse ikaz ederim. 2 buçuk aydır olanlar, geç gelmeler vs. bunları anlatmak benim görevimdir.
-Bugün önemli bir gündür. Dünyanın en büyük kulüplerinden Chelsea ile birlikte, Fenerbahçe ve Beşiktaş karşı karşıya gelecek. Bu maçta bütün taraftarlar bir arada oturacak. Hiçbir kombine sahibi bu maça ücretsiz giremeyecek. Bütün biletler satılmıştır, 20 bin bilet satılmıştır.