"MISIR HALKI DAYATMAYA RIZA GÖSTERMEDİ"
Mısır'da yaşanan son gelişmeleri değerlendiren Erdoğan, "Çok klasik son derece bayat bir senaryoyu Mısır'da uygulamak istediler" dedi. Sandık sonuçlarının 'oldu, bitti7 ile çiğnendiğini kaydeden Erdoğan şöyle konuştu: "İnsanları yönlendirmek, cesaretlendirmek suretiyle bir meydanı doldurdular. O meydanı ülkenin bütün bir fotoğrafı gibi tüm dünyaya servis ederek bir darbeyi meşrulaştırabileceklerini sandılar. Mısır'da kimsenin sesi çıkmayacak sandılar. Dünya bunu görmeyecek, duymayacak, görüp duysa bile kimse tepki vermeyecek sanıyorlardı. Bir oldu bitti ile sandık sonuçlarını çiğneyeceklerini,milletin hakkını, ve hukukunu kolayca gasp edeceklerini sandılar. Ama yanıldılar. Hem de arkalarındaki güçler yanıldı. Mısır halkı sessiz ve tepkisiz kalmadı. Çıktı meydana peki benim oyum ne olacak sorusunu sormaya başladı. Aynını buradada yapmadılar mı? Gezi Parkı'na gidenler zannettiler ki Türkiye sadece burası. Ama Ankara var Kazlıçeşme, Erzurum var. Onları ne yapacaksın. Onlar dediki peki benim oyum ne olacak. Zaten halkın iradesine saygı bu değilmi, Mısır halkı dayatmaya rıza göstermedi. Bu oldu bittiye boyun eğmediler."
"MISIR'DAN BANA MEKTUP GELDİ"
Batı ülkelerinin Mısır'daki darbeye sessiz kaldığını kaydeden Başbakan Erdoğan, Mısır'dan kendisine mektup geldiğini belirterek şunları söyledi:
"HİTLER SANDIKTAN ÇIKTI DİYE SANDIĞI MI KALDIRALIM"
Sandık demokrasisinin önemine vurgu yapan Başbakan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti:
"Kardeş Mısır halkı için en kısa sürede barış, huzur ve istikrar temenni ediyoruz. Gerek Mısır'da, gerek bu coğrafyada çok net ortaya bir şey çıktı. Eline silahı alan, ardına medyayı alan, sermayeyi alan. Öyle keyfi dayatmalarda bulunamaz. Eskiden olduğu gibi darbe yaptım diyerek, milleti, millet iradesini, demokrasiyi susturamaz. O dönmeler artık geride kalmıştır. Kimin ne derdi varsa yasalar çerçevesinde dile getirir. Unutmayın en büyük meydan sandık meydanıdır. Seçim sandığı çoğunluğun azınlığı yönetmesi için değil, azınlığın çoğunluğa dayatmalar yapmaması için vardır. Sandık demokrasi dışı arayışların panzehiridir. Sandık azınlığın çoğunluğa zulm etmesinin engelidir. Şimdi diyorlar ki Hitler de sandıktan çıkmıştı. Ne yapalım Hitler sandıktan çıktı diye sandığı ortadan mı kaldıralım. Türkiye'de 1946 yılına kadar sandık yoktu. Ama ülke, adı Führer değil de, 'mili şef' olan birisi tarafından yönetiliyordu. 1950'deki temiz seçimlerinden bugüne kadar da Türkiye sandıkta Hitlervari bir yönetim çıkarma riskini yaşamamıştır."
"ALEVİLİK HZ. ALİ'Yİ SEVMEKSE, BEN DÖRT DÖRTLÜK BİR ALEVİYİM"
Kendilerini Alevi olarak tanıtan ancak Hz. Ali'nin yaşam şeklinden uzak yaşayanların olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Onların bir tuzağı varsa Allahı'nda bir tuzağı var. Hedef Ak Parti değil Türkiye. 76 milyon bir olarak bu oyunun üzerine gitmeli. Bu tuzağı alt üst etmelidir. Onlar etnik kökenler arasında inanç grupları arasında özellikle de Alevi ve Sünni kardeşlerimin arasında sorunları derinleştirmenin gayreti içinde olacak. Biz sorunları çözmenin derdinde olacağız. Alevilik, Sünnilik ne demek ya. Alevilik Hz. Ali'yi sevmek değil mi? Alevi Müslüman değil mi? Sünni de Müslüman Eğer Alevilik Hz. Ali'yi sevmekse, ben dört dörtlük bir Aleviyim. Çünkü Hz. Ali efendimizi çok seviyorum. Ben onu nasıl sevmem. O nasıl yaşıyorsa, ben de onun gibi yaşamaya gayret ediyorum. Ama Aleviyim diye ortaya çıkıp, Hz Ali'nin yaşam şeklinden uzak olanlara da söyleyecek hiçbir şeyim yok.