Kanal 7'de yayımlanan İskele-Sancak programına katılan Dışişeri Bakanı Ahmet Davutoğlu, güncel dış politika konularına ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la katıldığı son ABD ziyaretini değerlendiren Davutoğlu, gündemin birinci maddesinin Suriye olmasına rağmen, küresel gündemi ilgilendiren konunun da görüşmelerde ele alındığını söyledi.
Suriye politikasında bir hata olup olmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, "Bizim bütün dış politika konuları, herhangi bir politika ve herhangi bir insani konu, kim olursa olsun, birisi şunu derse ki 'bunda hiçbir hata payı yoktur', bu bizim hiçbir kulun iddia edeceği birşey değil. Ben böyle birşey söylemem" ifadesini kullandı. Kendisi için hata ile politika sapmasının iki ölçüsü olduğunu belirten Davutoğlu, "Birincisi, ahlaki-vicdani ölçü, ikincisi stratejik ölçü. Ahlaki, vicdani olarak yapılması gereken neyse yaparız, dünyadan bizden başka kimse kalmasa da bunu savunuruz. Bu noktada bir hata olduğunu düşünmedik düşünmeyiz" dedi.
Davutoğlu, stratejik açıdan "aldığımız kararlar dünyadaki genel trende uygun mu, bizim savunduğumuz değerlerle bu trend arasındaki ilişkiye uygun mu" diye düşündüklerin anlataraku, Türkiye'nin Suriye konusunda olabilecek tüm yöntemleri denediğini kaydetti.
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, şöyle devam etti:
Uluslararası toplum üzerine düşeni paymadı
Suriye'de iki yılı aşkın süredir kanlı bir zulmün devam ettiğini bildiren Davutoğlu, iki yılda uluslararası toplumun Suriye'de üzerine düşeni yapmadığını kaydetti. Zulmün giderek artan bir boyut kazandığına işaret eden Davutoğlu, "2 yılda bunu durduramamış olmaktan dolayı uluslararası toplumun bütünü büyük vebal altındadır. BMGK varsa, bunun bir tanımı, misyonu varsa, bu misyonun tam da uygulanması gereken yer Suriye gibi konulardır" dedi.
Davutoğlu, 11 ülkenin katıldığı Suriye'nin Dostları Çekirdek Grubu'nun son toplantısında, Suriye'deki kanın durdurulması için en kapsamlı diplomatik girişimlerin başlatılması ve bu diplomasinin seyrine göre de Suriye muhalefetine ve halkına desteğin artarak sürdürülmesi yönünde karar alındığını anımsattı. Suriye'de, Esed rejiminin bölgedeki demokratikleşme hareketlerini bir tehdit olarak algıladığını anlatan Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Gösterilerin başında 'Esed gitsin' diye bir slogan yoktu. Ama rejim gösterilere ilk aşamada keskin nişancılarla cevap verdi. İkinci aşamada ise Şebbihalar üzerinden Sunnilere dönük katliamlar başladı. Bu da yetmeyice şehirler ağır silahlarla top atışına tutuldu, hava saldırıları başladı. Dördüncü aşamada ise Scud füzeleri kullanılmaya başlandı. Şimdi rejim beşinci aşamada, belli bir rejim yanlısı bölge oluşturmak istyior. Banyas ve Kuseyr katliamları bunu gösteriyor."
Suriye'de rejimin, olayları mezep çatışmasına dönüştürecek bir politika izlediğinin altını çizen Davutoğlu, diplomatik süreçte amacın, bu planın önünün kesilmesi olduğunu söyledi.