Piramit Haber

Erdoğan'ın 'tanımıyorum' dediği tasarıyı kabul etti!

Manşet

Avrupa Parlamentosu Erdoğan'ın eleştirildiği "Gezi Parkı" tasarısını kabul etti...

 Avrupa Parlanmenosu'nun Gezi Parkı protestolarına sert polis müdahaleleri ve hükümetin tutumun görüşmek için dün başlayan 'Türkiye'deki durum' oturumuna ilişkin karar metni, bugün oy çokluğuyla kabul edildi.
'Kınama' kararının yer almadığı metinde Başbakan Erdoğan'a yönelik eleştiriler dikkat çekiyor.

Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu, Taksim Gezi Parkı olaylarıyla ilgili Türkiye kararını oyçokluğuyla kabul etti. AP'de Hristiyan Demokratlar, Sosyalistler, Liberaller, Yeşiller ve Muhafazakarların uzlaşmasıyla hazırlanan ortak karar metninde Türkiye'de, şehir ve bölgesel kalkınma planlarında halka danışılması çağrısı yapıldı.

Bağlayıcı olmayan kararda, ekonomik kalkınmanın sosyal, çevresel kültürel ve tarihi faktörlerle dengelenmesi ve tüm projelerde çevresel değerlendirme analizlerinin yapılması istendi. Gezi Parkı olaylarında polisin aşırı güç kullanmasından endişe duyulduğu belirtilen kararda, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a birleştirici ve uzlaşmacı tutum takınması tavsiye edildi.

GÜL'ÜN TUTUMU MEMNUNİYETLE KARŞILANDI
Kararda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın ılımlı yaklaşımları ve samimi göstericilerden özür dilemeleri memnuniyetle karşılandı. Tavsiye niteliğindeki AP kararında, siyasi partiler arasındaki çatışmacı üsluptan ve kilit reformlarda uzlaşma iradesi eksikliğinden endişe duyulduğu belirtildi.

Türkiye'ye demokratik kurumlarını, hukukun üstünlüğünü ve temel özgürlükleri daha da güçlendirmesi çağrısı yapılan kararda, polis ve yargı mensuplarının bireysel hak ve özgürlüklerin önceliği ve işkence ve kötü muameleyle mücadelede uluslararası standartlar konusunda sürekli eğitime tabi tutulmaları gerektiği ifade edildi. Kararda, Türk makamlarına tüm vatandaşların din ve inanç özgürlüğünü ve toplumsal zenginliği güvence altına almaları ve seküler yaşam tarzını korumaları tavsiye edildi. İfade özgürlüğünün önemi vurgulanan kararda, Türkiye'de basın özgürlüğünün kötüleştiği ve medyanın artan oranda otosansüre yöneldiği iddia edildi.

RTÜK KARARINA ELEŞTİRİ
AP kararında RTÜK'ün Taksim Gezi Parkı olaylarındaki yayınları nedeniyle bazı TV kanallarına ceza vermesinden derin üzüntü duyulduğu dile getirildi. Kararda, "medya kuruluşlarından çoğunun, çok çeşitli ekonomik çıkarları olan büyük holdinglere ait olmasından" endişe duyulduğu kaydedilerek yeni bir basın kanunu ile diğer meseleler yanında medya sahipliği, bağımsızlığı ve idari kontrol konularının düzenlenmesi de istendi.

BAŞBAKAN ERDOĞAN: "BU KARARI TANIMIYORUM"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği Parlamentosu'nun Türkiye ile ilgili alacağı kararı tanımadığını belirterek, "Bu kararı alanlar, önce Yunanistan'a baksınlar. Yunanistan'da halkla polisin karşı karşıya geldiğinde acaba AB'nin yetkilileri, hatta eurozone, onlara para vermekten başka ne yaptı? 100 milyar avroyu aşkın para verdi onlara, destek verdi ve onlar bütün o gösterilerini, yürüyüşlerini niye yaptı?" diye sordu.

BAĞIŞ KARARI TWITTER'DAN ELEŞTİRDİ
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ise karar metninin kabul etmesinin ardından, takipçilerine "Avrupa Parlamentosu'nda bazı Parlamenterlerin medyatik olmak uğruna saçmalama özgürlüklerini doyasıya kullanma heveslerini de gözlemliyoruz" ve "Türkiye muz cumhuriyeti değildir. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Neyi, nasıl yöneteceğini de gayet iyi bilir" tweetlerini attı.

AB BAKANLIĞI: GAZA GELİP DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMAYIN
Avrupa Birliği Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye hakkındaki kararıyla ilgili, "Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgili bu kadar rahat ve cesur konuşmanın bedeli olduğunu bazı parlamenterlerin anlaması gerekir" açıklamasını yaptı. Açıklamada şöyle denildi: "Son günlerde Batı medyasında ve Avrupa içerisinde bazı yetkililerin ve Parlamenterlerin oldukça cesur ve akli melekelerini kaybetmiş gibi sorumsuz açıklamalar ve yayınlar yaptıklarını görüyoruz. Bununla birlikte Ashton ve Füle'nin Türkiye'nin AB üyeliğine daha çok sahip çıkılması gerektiği, 23. ve 24. Fasılların açılması gerektiği yönündeki pozitif, yapıcı mesajlarını da önemsiyoruz. Avrupa içinde aklıselim ve objektif duruşunu kaybetmeyen dostlarımızı takdirle takip ediyoruz.

PARLAMENTERLERİN SAÇMALAMA ÖZGÜRLÜKLERİNİ DE DOYASIYA KULLANMA HEVESLERİ ORTADADIR
Ancak, Avrupa Parlamentosu'nda bazı Parlamenterlerin medyatik olmak uğruna saçmalama özgürlüklerini de doyasıya kullanma hevesleri ortadadır. Ama saçmalamak da bir özgürlüktür, bu özgürlüğe saygı duyuyoruz. İnşallah o kaybettikleri melekeleri en yakın sürede bulmaları için de kendilerine dua ediyoruz. Orantısız, dengesiz ve mantık dışı açıklamalar yapmak, Parlamento kürsüsünü bu tür akıl tutulmasına alet etmek her şeyden önce Avrupa Parlamentosu'nun güvenilirliğine ve imajına zarar veriyor. Avrupa Birliği yetkililerinin de buna alet olmak yerine dur demeleri daha akılcı bir yol olur.

GAZA GELİP DURUMDAN DA KENDİLERİNE VAZİFE ÇIKARMASINLAR
Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgili bu kadar rahat ve cesur konuşmanın bedeli olduğunu bazı Parlamenterlerin anlaması gerekir. Ulusal ve uluslararası kirli planlara alet olup bunların manipülasyonlarına, iftiralarına kanmasınlar. Bu yanılsamayla gaza gelip durumdan da kendilerine vazife çıkarmasınlar. Türkiye muz cumhuriyeti değildir. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir, neyi nasıl yöneteceğini de kendi devlet geleneği içerisinde gayet iyi bilir. Bu geçici durum karşısında gaza gelip bugün sadece Hükümetimizi değil Türkiye Cumhuriyeti'ni de hedef almanın maliyetlerini umarım hesaplamışlardır.

TÜRKİYE'DE DEVLET ŞİDDETİ YOKTUR
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni şiddet uygulamakla suçlamak kimsenin haddi değildir. Hele hele bu konuda sicili bozuk olan sözüm ona ülkelerin ve bazı Avrupalı siyasetçilerin böyle bir iddiada bulunmaları kabul edilemez. Türkiye'de devlet şiddeti yoktur. Çevre hassasiyetiyle eylem yapanların arkasına sığınarak hukuku, asayişi ayaklar altına alanlara müsaade edilmemesi vardır. Bu oyunun ulusal ve uluslararası uzantılarını çok iyi biliyoruz. Güvenlik güçlerimiz içerisinde müdahalenin dozunu abartanlar için zaten soruşturmayı bizzat başlattık. Hükümet olarak bu sorunu bile demokrasiyi güçlendirecek bir mekanizmayla çözmenin arayışında olduk ve gösterilere konu olan Topçu Kışlası için referanduma gitmeyi öngörebileceğimizi söyledik. Bu her şeyden önce demokrasiye, millet iradesine duyduğumuz güvenin bir tezahürüdür.

TAYYİP ERDOĞAN'IN LİDERLİĞİ ALTINDA EZİLİYOR OLMAK BU EZİKLİĞİ YAŞAYANLARIN SORUNUDUR
Türkiye'de şu anda Avrupa'nın en reformcu ve güçlü Hükümeti ve dünyanın en karizmatik, en güçlü liderlerinden biri işbaşındadır. Eğer dertleri buysa hiç kusura bakmasınlar. Tayyip Erdoğan'ın liderliği altında eziliyor olmak bu ezikliği yaşayanların sorunudur.

RECEP TAYYİP ERDOĞAN'I FAİZ LOBİSİNE DE ULUSLARARASI ŞEBEKELERE DE YEDİRTMEYİZ
Avrupa ülkelerinde en masum gösterileri bile bir şiddet sarmalına dönüştürenlere sessiz kalan da Avrupa Birliği, Türkiye'de vandalizme karşı güvenlik güçlerimizin haklı mücadelesini farklı yansıtan ve orantısız değerlendiren de Avrupa Birliği. Aynı şekilde Suriye'de her gün yüzlerce insan katledilirken sesini yeterince yükseltemeyen de Avrupa Birliği? Biz hangi Avrupa Birliği'ne inanacağız? Bu oyunun yurt içinde ve yurt dışındaki uzantıları hiç boşuna heveslenmesinler. Recep Tayyip Erdoğan'ı faiz lobisine de uluslararası şebekelere de yedirtmeyiz. Buna kimsenin gücü yetmez. Türk milleti buna izin vermez.

RÜZGÂR NE KADAR SERT ESERSE ESSİN, KAYADAN ALACAĞI SADECE TOZDUR
Sel gider kum kalır. Gösteriler gelir geçer. Peki bu geçici duruma, bu kirli kampanyaya alet olup Türk halkının onurunu zedeleyici davranışlarda bulunanlar o zaman yüzümüze nasıl bakacak. Rüzgâr ne kadar sert eserse essin, kayadan alacağı sadece tozdur. Sele kapılıp gidenler için de rüzgârla savrulup gidenler için de yapabileceğimiz bir şey yoktur.

Bazı Parlamenterlerin ve yetkililerin Avrupa Birliği surecini askıya almanın Türkiye için hala caydırıcı bir tehdit olduğunu düşünmeleri de saflıktır. Türkiye ile ilişkilerin askıya alınması Türkiye için değil Avrupa Birliği için bir tehdittir.

KARARLIĞIMIZI SÜRDÜRMEYE DEVAM EDECEĞİZ

Biz her şeye rağmen Avrupa Birliği reform sürecindeki kararlığımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu kararlılığın bir tezahürü olarak 15 Haziran 2013 Cumartesi günü Bakanlığımızın ev sahipliğinde Adalet Bakanımız Sadullah Ergin, Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu ve İçişleri Bakanımız Muammer Güler'in, yani 4 Bakanın katılımı ile Reform izleme Grubu toplantımızın hazırlığı içerisindeyiz.

Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin kendi mecrasında ve olması gerektiği zeminde ilerlemesi herkes için en iyi seçenektir. Biz bu seçeneği tercih eden taraf olarak sonuna kadar reform sürecindeki kararlılığımızı muhafaza edeceğiz.

Bu çerçevede, yakın dönemde planlanmış bazı olumlu gelişmelerin de önünü tıkayan bir tutum takınmanın Türkiye-AB ilişkilerini geri dönülemeyecek bir yola sokacağı konusunda uyarıyoruz."
Sıradaki Haber
Mobil Sayfaya Dön
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.