Hileye hurdaya ihtiyaç duymazlar.
Sizden bir şey istediğinde hiçbir ayak oyununa ya da hesaplamaya gerek duymadan ister!
Bir şeyi reddettiğinde de bunu yine aynı düzlükte reddeder.
Öldür Allah ikna edemezsiniz!
Çünkü sizin dünyanızın gücü onu ikna etmeye yetmez!
Dedik ya; zaman mutlaka deli kadını haklı çıkaracaktır.
para, pul, kariyer, kimlik, ulus, sınır…, ev, mal, mülk vs. ile asla işi olmaz!
Bu açıdan ulussuzdurlar onları dünyanın neresinde görürseniz görün şıp diye tanırsınız.
Çünkü ne kahkahaları tutsak, ne gözyaşları sınırlı, ne arzuları mahpus, ne öfkeleri prangalıdır.
Bu duygu durumlarından herhangi birini herhangi bir mekanda, kişi sayısı fark etmeksizin tak diye önünüze koyarlar…
Sevecekse orta yerde sevecektir her şeyin içinde herkesin içinde sizi, dövüşecekse de yine orta yerde!
Deli kadınları sevin sevecekseniz. Yüreği deli, aklı deli, ruhu deli… Mesela cesaretleri sadece hayallerinde değil, dillerinde, aşklarında, gözlerinde olur onların. Aşkın ne demek olduğunu yaşatarak öğretir size.
Dizlerinin kanamasından korkmaz, küçük bir kız çocuğu bedenindeki yaraları her seferinde koparabilir mesela iyileşmesini beklemeden...
Deli kadınlar pek bir güzel olur. Pek bir cesur.
Deli kadınlar güzel severler. Aşkla severler. Tüm varlığını ortaya koyup severler.
Çünkü onlar için sizi kaybettikten sonrası yoktur. Kaybetmek yoktur. Siz olmadan, sizi içinde yaşatır onlar.
Bu değil ki sizi unutamaz, sizi özler, güçsüzleşir sizden sonra. Unutmanın acizliğine inanır onlar. Unutmanın sadakatsizliğine.
Çünkü unutmak yok saymaktır her şeyi. Deli kadınlar unutmaz. Yaşamaya devam eder sadece.
Ne demiş Ahmed Arif:
“Deli kadınlar iyidir… Çünkü ne kahkahaları tutsak, ne gözyaşları sınırlı, ne arzuları mahpus, ne öfkeleri prangalıdır…”