Yaptığı büyü tutmayınca olanlar oldu!

İstanbul'da kızına koca bulmak için 'garantili büyücüye' giden 55 yaşındaki D.Y'nin başına gelenler pes dedirtti.

Yaşam 14.05.2015, 09:27 14.05.2015, 09:41 Emre
Yaptığı büyü tutmayınca olanlar oldu!

İstanbul’da kızına uygun bir eş, oğluna da iş bulmak isteyen 55 yaşındaki D.Y. adlı kadın, komşularının da tavsiyesiyle, çevresinde büyü bozmakla ünlenen 44 yaşındaki M.A. adlı kadının kapısını çaldı.

Üç ayın sonunda da kızı eş, oğlu iş bulamayan anne, üçüncü kez soluğu falcının yanında aldı. Falcı, kadını “Bütün kötü güçlerimi üzerinize salacağım” diyerek tehdit etti.

Anne, kendisi ile çocukları üzerinde büyü olduğunu söyleyen falcı M.A.’ya kızının kısmetinin açılması, oğlunun da evlenip iş bulabilmesi için bin lira ödedi.

15 gün bekleyen D.Y., durumlarında bir değişiklik olmaması üzerine tekrar M.A.’ya gitti. M.A., anneye, “Bin lirayla kısmet açamam. Hem senin hem de çocuklarının üzerinde büyü var. Bu büyü bozulmazsa büyük sıkıntı yaşarsınız. Beş bin lira daha ödemen lazım. Üç ay sonra işler düzelmezse gelip paranı al” dedi. D.Y. falcıya 5 bin TL daha verdi.

SOLUĞU SAVCILIKTA ALDI

Üç ayın sonunda da kızı eş, oğlu iş bulamayan anne, üçüncü kez soluğu falcının yanında aldı. Ancak iddiaya göre falcı, “Bütün kötü güçlerimi üzerinize salacağım” diyerek anneyi tehdit etti. Hayalleri gerçekleşmediği gibi hakarete de uğrayan anne savcılığın yolunu tuttu. Falcı M.A. hakkında tekke ve zaviyelerin kaldırılmasına ilişkin kanun çerçevesinde 3 aydan az olmamak kaydıyla hapis cezası istemiyle dava açıldı.

Çağrılara rağmen, Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya katılmayan M.A.’ya bir sonraki duruşmaya katılması için tebligat gönderildi.

BÜYÜ NEDİR? (OKUMANIZI ÖNERİRİZ)

Şimdiye kadarki gözlemlerden anlaşıldığına göre büyü, özellikle ip, saç, tırnak, elbiseler vs.den yararlanılarak yapılır. Büyüde en önemli  faktör, büyü yapanın kalbini bağlaması, yapacağı işin tesir edeceğine inanması ve şeytandan yardım dilemesi ve nefes olayıdır.

Büyü yapmak haramdır ve günah bakımından bu işi yapanla, sebep olan arasında çok fazla bir fark yoktur. Büyücünün kazancı da, büyücüye verilen para da haramdır!
İSLAM DİNİNDE BÜYÜ OLAYI

İslam dinine göre büyü yapmak haramdır. Kur’anı Kerim’deki hükümlerden büyü öğretmenin, öğrenmenin ve yapmanın, şirk ve küfür olduğunu anlamaktayız. 

Allah Resulü a.s.m, yedi büyük günah arasında büyü yapmayı da saymış, büyü yapanın Allah’a şirk koşmuş olacağını bildirmiştir. Bir kişi, büyücülerin her şeyi yapabileceğine inanırsa, Allah'a şirk koştuğundan kâfir olur. 

Yine, büyüye inanan ve doğruluğunu tasdik eden kimselerin Cennet’e giremeyeceğini haber vermiştir.

 Kur’anı Kerim’de büyü ile ilgili olarak en geniş bilgi Bakara Suresi’nin 102. ayetinde verilmektedir.

Bu ayette Cenab-ı Hakk, şöyle buyurmaktadır:

"Süleyman'ın hükümranlığı hakkında onlar, şeytanların uydurup söylediklerine tabi oldular. Hâlbuki Süleyman asla kâfir olmadı. Fakat o şeytanlar kâfir oldular. Çünkü  insanlara sihri ve Babil'de Harut ile Marut isimli iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Hâlbuki o iki melek : ‘Biz ancak bir imtihan için gönderildik, sakın büyü yapmaya cevaz verip de kâfir olma’ demedikçe bir kimseye öğretmezlerdi. İşte bunlardan kişi ile karısını ayıracak şeyler öğreniyorlardı, fakat Allah'ın  izni olmadan bununla hiç kimseye zarar verebilir durumda değillerdi. Onlar, kendilerine zarar verecek, faydası dokunmayacak bir şey  öğreniyorlardı. Andolsun ki, onu her kim satın alırsa, ahirette onun bir nasibi olmadığını gayet iyi biliyorlardı.  Fakat karşılığında  canlarını sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bunu bilselerdi!"

Yukardaki ayetten, büyü öğretmenin, öğrenmenin ve yapmanın, şirk ve küfür olduğunu anlamaktayız. Yüce Allah’ın buyruğuyla Babil toplumuna indirilen Harut ve Marut adlı iki melek, halkı aydınlatarak şirk ve küfürden, sihirbaz kâfirlerin şerrinden korumak, tevhidi hâkim kılmak amacıyla, istismar yoluyla büyünün de kendisine dayanılarak yapıldığı “bilgi”yi öğretmişlerdi. Bilgi haram değil, ancak bunun istismar edilmesi, şirk ve küfre alet edilmesi haramdır.

Daha sonraları şeytanlar/Yahudiler, sırf kendi uydurmaları olan sihri/büyüyü ve Babil'de Harut ve Marut adlı iki meleğe indirileni, insanlara ve o zamanki İsrailoğulları'na saptırmak maksadıyla öğretiyorlardı. Fakat kaydettiğimiz gibi o iki meleğe indirilen şey, aslında bir sihir değil, fakat fesat ehlinin elinde küfre vesile olabilecek bir bilgi iken, şeytanlar bunu yalnızca sihir yapmak için öğretmişlerdir. Halbuki Harut ile Marut bunu öğretecekleri zaman "Biz bir fitneyiz,  bu öğreteceğimiz şeyler fitneye müsaittir, kötüye kullanılması da küfürdür. Sakın sen bunu sihir yapmada kullanıp da küfre girme!" demedikçe ve bu yolda nasihat etmedikçe kimseye bir şey öğretmemişlerdi.

Dini örfte sihir, sebebi gizli olmakla, gerçeğin zıddına tahayyül olunan, gözbağcılık, yaldızcılık, şarlatanlık, yaldızcılık, hilekârlık tarzında cereyan eden bir şey demektir. Mahiyetinde esrarengiz gizli sebep ve incelik; dış görünüşünde cazibe, hile ve kötü niyet vardır. Bizzat ilahi irade ile meydana gelen olaylardan değildir. Ortaya konulabilmesi için teşebbüs edilmesi gerekli özel bir sebebi vardır.

Sihir/büyü, İslam'ın kesin olarak yasaklayıp reddettiği bir inanç ve işlem olup tabiat kuvvetleriyle insanlara bir takım etkilerin yapıldığı söylenen ilkel bir anlayış ve olgudur.
Sihrin temeli, imansızlık, ahlâksızlık ve aldatmaktır. Sihirbazlar, çeşitli  ilimlerden, edebiyattan, felsefeden, teknolojiden, hatta tabiattaki garip ve acaib yaratılışlardan sû-i istimaller ve istismarlar yaparak yararlanmasını bilirler.

Not : Büyünün mahiyetini anlayabilmek için öncelikle cinlerin özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Çünkü, büyü yaptığını iddia eden insanlar bu işte cinleri kullandıklarını ileri sürmektedirler.
Büyünün tarihçesi ve İslam’da büyünün hükmü

Büyü ve büyücülüğün tarihi, insanlık tarihini kadar eskidir ve Keldanîler zamanına kadar uzanır. Babil’de yani bugünkü Irak’ta yaşayan Keldanîler, astronomi ve astrolojide çok ileri gitmişlerdi. Keldanîler'de, büyü, her yere dağılmış olan perilerin tabiat olaylarını meydana getirdikleri inancına dayanıyordu.

Sihir ve sihirbazlar tarihinin ikinci bölümünü de, Mısır’da Firavun’un sihirbazlarıyla Hz. Musa arasında geçen olaylar meydana getirmektedir. Kur’anı Kerim’de haber verildiği üzere (Araf, 7-116; Tâhâ, 20-66) Mısır sihirbazları da halka karşı esrarengiz bir şekilde gözbağcılık yaparlar, hayali şeyleri gerçekmiş gibi gösterirlerdi.
Yahudilik'te ise büyü, çok revaçtaydı. Her türlü harikalar, şöhret bulmuş itikatların bütünü Yahudilik'te mevcuttu. Büyü Yahudiler arasında yayıldığı gibi hiçbir millet arasında yayılmadı.

Büyünün İslamî hükmü şöyle verilmiştir: Eğer yapılan büyü, küfrü gerektiriyorsa, bunu yapanın küfre gireceği açıktır. Yine yapılan sihirde imanın şartlarından birini inkâr etmek varsa, o büyü küfrü gerektirir. Mesela birisi, büyücülerin her şeyi yapabileceğine inanırsa, Allah'a şirk koştuğundan kâfir olur. 

Kur'an-ı Kerim, bize büyücülerin şerrinden Allah'a sığınmamızı öğretmiş ve bu konuda şöyle buyurmuştur: "Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden Allah'a sığınırım de" (Felak Suresi 4).  Hz. Musa ve sihirbazlar hakkında nazil olmuş olan bir âyet de şöyledir: "Sağ elindekini at da, onların yaptıklarını yutsun. Yaptıkları, sadece bir büyücü  hilesidir. Büyücü ise, nereye varsa (ne yapsa) iflah olmaz."  (Taha suresi :69)
Büyü yapanlar bunu nasıl yapmaktadır?

Sihir/Büyü, etkilemek, tesir altına almak anlamına gelir. Gönüllere ve bedenlere tesir etmek, insanı hasta yapmak, karı ile kocanın arasını açmak amacıyla ortaya konulan bazı düzenlere sihir veya büyü denilmiştir. Sihir ya da büyünün şerrinden Yüce Rabbimize sığınılması emredilmiştir. Büyü, yapılışında ilmi bir hakikate dayanıyorsa tesiri vardır, yoksa asılsız bir hurafeden ibarettir


Şimdiye kadarki gözlemlerden anlaşıldığına göre büyü, özellikle ip, saç, tırnak, elbiseler vs.den yararlanılarak yapılır. Büyüde en önemli  faktör, büyü yapanın kalbini bağlaması, yapacağı işin tesir edeceğine inanması ve şeytandan yardım dilemesi ve nefes olayıdır. Nefes etme üflemektir ki, tükürüklü  veya tükürüksüz olabilmektedir. Büyü yaparken kutsal kitaplardan birtakım bölümler okunmakta, üflenmektedir. 

Büyücüler, yapılacak büyüye göre günün ve ayın farklı zamanlarını seçmektedirler. Ancak şunu unutmamalıdır ki, gerçek bir Müslüman böyle şeylerden medet ummaz ve bu tür şeylerle meşgul olmaz. Büyü yapmak haramdır ve günah bakımından bu işi yapanla, sebep olan arasında çok fazla bir fark yoktur. Büyücünün kazancı da, büyücüye verilen para da haramdır. 

SİHRİN TESİRİ

Büyünün tesiri konusunda Elmalı Tefsiri’nde şu bilgiler verilmektedir:
Sihrin en büyük tesiri ruhlar üzerindedir; sihri yapanlar fikirleri bozar, kalbleri çeler, ahlâkı perişan eder, toplumların altını üstüne getirir.

Sihir yapanlar, Allah'ın izni olmadıkça kimseye bir zarar veremez. Çünkü gerçek tesir, ne sihirde, ne sihirbazda, ne tabiatta, ne ruhta, ne yerde, ne gökte, ne şeytanda, ne melektedir. Hakiki müessir ancak ve ancak Allah'dır. Fayda ve zarar denilen şey de ancak O'nun izni ile meydana gelir. O halde her şeyden önce insan Allah'dan korkmalı ve Allah'a sığınmalıdır ve bunlara karşı koymak için de Allah'ın kitabına sarılmalıdır.
Sihrin asıl zararı, başkalarından çok yapanlaradır. Bu kimseler ömürlerini nasıl çirkin şeylerle geçirdiklerini bilmezler.

Medeniyet, fikirleri celbetmek için sihir kullanıyor

Bediüzzaman, Kur’an-ı Kerim’e karşı muarazada aciz kalan şimdiki medeniyetin Kur’an’a karşı sihirleriyle muaraza ettiklerini belirtiyor:
 
“Şahıslar, cemaatler muârazasından âciz kaldıkları Kur’ân’a karşı, bütün nev-i beşerin ve belki cinnîlerin de netice-i efkârları olan medeniyet-i hazıra (şimdiki medeniyet), Kur’ân’a karşı muâraza vaziyetini almıştır; i’câz-ı Kur’ân’a karşı, sihirleriyle muâraza ediyor.”

Ancak, Hz. Mûsâ’nın (a.s.) asası sihirbazların sihirlerini yuttuğu gibi, Kur’ân’ın i’câzı da o sihirleri yutup o sihirbazları mağlup ediyor. Risale-i Nur’da ispat ettiği gerçeklerden anlıyoruz ki, şu medeniyet:
•    Kur’ân’ın i’câz ve galebesine karşı mağluptur.
•    Kur’ân’a karşı hakikat noktasında mağluptur.
•    Kur’ân’ın, sosyal hayata ait prensiplerine karşı mağluptur.
•    Şu medeniyetin hikmeti, felsefesi ve edebiyatı âcize; Kur’ân’ın hikmeti, hükümleri ve belâğati mu’cizedir…
(Bk. Sözler: 25. Söz’ün Üçüncü Şua’ı’nın ikinci cilvesi, s. 546-552.)



Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 28 Mart 2024
İmsak 05:20
Güneş 06:47
Öğle 13:14
İkindi 16:45
Akşam 19:31
Yatsı 20:52
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 81
2. Fenerbahçe 30 79
3. Trabzonspor 30 49
4. Beşiktaş 30 46
5. Kasımpasa 30 43
6. Başakşehir 30 42
7. Rizespor 30 42
8. Antalyaspor 30 41
9. A.Demirspor 30 39
10. Alanyaspor 30 39
11. Sivasspor 30 38
12. Samsunspor 30 36
13. Kayserispor 30 36
14. Ankaragücü 30 33
15. Hatayspor 30 33
16. Konyaspor 30 33
17. Gaziantep FK 30 31
18. Karagümrük 30 30
19. Pendikspor 30 29
20. İstanbulspor 30 13
Takımlar O P
1. Eyüpspor 27 64
2. Göztepe 27 56
3. Sakaryaspor 27 47
4. Ahlatçı Çorum FK 27 45
5. Kocaelispor 27 45
6. Bodrumspor 27 44
7. Boluspor 27 43
8. Bandırmaspor 27 41
9. Gençlerbirliği 27 40
10. Erzurumspor 27 37
11. Ümraniye 27 33
12. Keçiörengücü 27 32
13. Manisa FK 27 31
14. Şanlıurfaspor 27 27
15. Tuzlaspor 27 27
16. Adanaspor 27 27
17. Altay 27 15
18. Giresunspor 27 7
Takımlar O P
1. Arsenal 28 64
2. Liverpool 28 64
3. M.City 28 63
4. Aston Villa 29 56
5. Tottenham 28 53
6. M. United 28 47
7. West Ham United 29 44
8. Brighton 28 42
9. Wolves 28 41
10. Newcastle 28 40
11. Chelsea 27 39
12. Fulham 29 38
13. Bournemouth 28 35
14. Crystal Palace 28 29
15. Brentford 29 26
16. Everton 28 25
17. Luton Town 29 22
18. Nottingham Forest 29 21
19. Burnley 29 17
20. Sheffield United 28 14
Takımlar O P
1. Real Madrid 29 72
2. Barcelona 29 64
3. Girona 29 62
4. Athletic Bilbao 29 56
5. Atletico Madrid 29 55
6. Real Sociedad 29 46
7. Real Betis 29 42
8. Valencia 28 40
9. Villarreal 29 38
10. Getafe 29 38
11. Las Palmas 29 37
12. Osasuna 29 36
13. Deportivo Alaves 29 32
14. Mallorca 29 30
15. Rayo Vallecano 29 29
16. Sevilla 29 28
17. Celta Vigo 29 27
18. Cadiz 29 22
19. Granada 28 14
20. Almeria 29 13