Osmanlı Cellatları'nın Bilinmeyen Yönleri

Osmanlı'nın en sevilmeyen yüzü olarak bilinen cellatlar pek çok yönüyle sırlarını muhafaza ediyor. İşte Osmanlı'da infazı gerçekleştiren cellatların bilinmeyen yönleri...

Tarih 12.01.2017, 04:40 12.01.2017, 05:23
Osmanlı Cellatları'nın Bilinmeyen Yönleri

Ölülerden ve ölümden bahsetmek her zaman korkutmuştur insanoğlunu… Düşünsenize ölümden bu kadar korkan insanların cellatlar için düşündükleri nedir..?

Her toplumda cellatlar korkulan hatta kimilerince lanetlenen kişiler olmuşlardır. Öyle ki Osmanlı döneminde cellatlar sadece yaşarken değil, öldükten sonra bile toplum tarafından dışlanmış ve mezarları bile ayrı tutulmuş.

Eyüp Mezarlığı’ndaki, Pierre Loti kahvesinin çevresinde yer alan ve başlarında dikdörtgen taşlar bulunan bu mezarlık dünyada tek cellat mezarlığı olma özelliğini taşıyormuş. Taşıyormuş diyoruz çünkü…

Yüzlerce cellatın mezarının bulunduğu bu mezarlar zamanla yok olmuş. Günümüze sadece sekiz dokuz tanesi kalmış durumda. Cellat mezarlarının yerinde şimdi apartmanlar ya da başka insanların mezarları yer alıyor.

Eyüp Mezarlığı ile iç içe girmiş mahallelerde oturanlar için, ölülerle komşu olmak gayet normal ve alışılmış bir durum. Çocuklar bile korkmadan mezarların arasında oyunlar oynuyor. Bazı yollar ada ada yer alan mezarların adasında geçiyor. Mahalleli bu duruma alışmış olsa da, yaşadıkları yerde cellat mezarlarının olduğunu bilmiyorlar. Öğrendiklerinde biraz korkuyor, çokça da şaşırıyorlar.

"Cellatlar üzerine büyük araştırma"

Peki Osmanlı’da cellatlar nasıl seçilirdi? Onlar neden böyle bir mesleği seçerlerdi? Tüm bu soruların cevabını Yaşar Karaduman’ın araştırmasında bulabilmek mümkün.

"Sarayda cellatlar her zaman hazır bulunurdu"

Osmanlı’da adam asmak, boğmak ve kelle kesmek, bir ceza şekliydi ve bunun için de sarayda her zaman cellatlar bulundurulurdu.

"İnfazlar nerelerde yapılırdı?"

Sarayda verilen ölüm cezaları, Topkapı Sarayı bahçesinde bulunan bir çeşmenin önünde infaz edilirdi, cellatlar infazdan sonra kanlı baltalarını ve ellerini burada yıkarlardı, bu çeşmenin sağında ve solunda kesilmiş kafaların teşhir edildiği kelle taşları vardı bu taşlara ibret taşları da denirdi.

"İnfaz çeşmesi"

Bu çeşmenin bir adı da cellat çeşmesi veya siyaset çeşmesi idi, cellatların kaldığı yer ise çeşmenin bulunduğu duvarın arakasındaydı. Bu çeşme halen Topkapı Sarayı’nın ön bahçesinde bulunmakta, her gün önünden ne olduğunu bilmeden yüzlerce kişi geçmektedir.

"Yedikule Zindanları"

İnfazlar bazen de Yedikule Zindanları’nda yapılırdı. (Bu zindanlar ziyarete açıktır idamların ve işkencelerin yapıldığı yerler gezilebilir.)

İnfaz şekilleri, yani öldürme şekilleri, kişinin konumu, mevkii, rütbesine ve işlediği suça göre değişirdi. Osmanlı sultanları ve şehzadelerinin kanı dökülmez, yay kirişi, ip ve kementle boğularak öldürülürlerdi. Bu öldürme şekli Türklerin Müslüman olmadan önceki dinleri olan Şamanizm’den geliyordu. Doğan Avcıoğlu, “Türklerin Tarihi” adlı eserinin ikinci cildinde:” Şamanist Türkler kan akıtarak öldürmekten çekinirler, Osmanlı padişah ve şehzadeleri boğularak öldürülürdü” der.

"Kelleler padişaha sunulurdu"

İnfaz edilecek halktan biri ise, kelle kesme şekli uygulanırdı. İstanbul dışında, imparatorluğun uzak vilayetlerinde idam edilen devlet adamlarının öldürüldüklerini ispat etmek için, kesilen başları meşin bir kırbaya (torba) konur, torba balla doldurulur, İstanbul’a getirilir, gümüş bir tepsinin içinde padişaha sunulur, beden ise öldürüldüğü yere gömülürdü.

"İki yerde mezarı olan devlet adamları"

Bu nedenle, başı başka yerde, bedeni başka yerde gömülü iki mezarı olan devlet adamları, sadrazamlar çoktur.. Bunlardan en meşhuru Viyana kuşatmasındaki başarısızlığı ile başı kesilen ve bir bal torbası içinde İstanbul’daki sultana gönderilen ve sonrada denize atılan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idi.

"Kesilen başlar halka sergilenirdi"

Bu kesilen başlar bazende Topkapı Sarayı’nın ilk giriş kapısına asılır halka gösterilirdi. Bu kapı sarayın en dıştaki ilk kapısıdır, kesik başların konulduğu oyuklar halen durmaktadır. Kafalar üç gün kalırdı burda, bazen yüzlerce kafa olurdu.

"Gayrimüslimlerin infazı"

Cellatlar, Müslüman olan kişilerin infazdan sonra başlarını, cesedi sırt üstü yatırarak koltuğunun altına , Müslüman olmayanları ise yüzü koyun yatırarak, başlarını kıçlarının üzerine koyardı.

Öldürülen kişinin cesedi ve üzerindeki kıymetli eşya, para ve giyecekleri cellatın malı sayılırdı. Cellat cesedi isterse atar, isterse ölünün sahiplerine mevki, rutbe ve konumuna göre parayla satardı.

"Dilsiz ve sağır olurlardı"

Osmanlıda cellatlar dilsiz ve sağır olurlardı, bu iş için seçilen kişilerin dilleri kesilirdi. Osmanlı tarihinde en hazin boğarak öldürme olayı 28 Ocak 1595 te cereyen etmiştir.

"Padişahlar kardeşlerini infaz ettirirdi"

Fatih Sultan Mehmet’in imparatorluğun devamlılığını sağlamak amacıyla çıkardığı, “Nizamı Alem” fermanı gereğince, fermanın metni şöyledir:( Her kimseye evladımdan saltanat müyesser ola (nasip ola) karındaşlarını nizamı alem için katletmek münasiptir.) Üçüncü Mehmed, 19 çocuk ve yetişkin şehzade kardeşlerini bir gecede dilsiz cellatlara boğdurmuştu. Ertesi günü Divanı Hümayun avlusuna üzeri kıymetli örtüler, kıymetli taşlarla bezenmiş sorguçlar ve kavuklar bulunan 19 şehzade tabutu konmuştu.

Üçüncü Mehmed 1595-1603 yılarında saltanat sürmüştür. Kanuninin torunu ve İkinci Selim’in oğludur, Kanije zaferi bu padişah zamanında kazanılmıştır. Üçüncü Mehmed bu zaferden sonra Ünye’de mezarı bulunan Tiryaki Hasan Paşa’ya bir çok değerli hediyelerle birlikte vezirliğe eş değerde Beylerbeyilik ünvanı vermiştir.

"Cellatlar üzerine çıkmış kitaplar"

Ondan sonra tahta geçen oğlu Birinci Ahmet, Fatih Sultan Mehmet’in koyduğu 150 senelik “Nizamı Alem” kanununu kaldırarak, kardeş öldürme geleneğine son vermiş ve kardeşini veliaht (gelecekte saltanatı devralacak kişi) ilan etmiştir. Cellatlar konusunda son zamanda üç yeni kitap yayınlanmıştır. Kitaplar: “Cellatları da Asarlar - Ergün Hiçyılmaz” “Ölümün soğuk eli, Cellat - Muhammet Pamuk” “Cellat ve Ötekiler - Cengiz Yıldırım"ın çıkardığı kitaplardır.

"Cellatlar insani duygulardan uzak ve merhemetsizdir"

Osmanlı’da halk, İslam dininin adam öldürmeyi yasaklaması, can alan bu kişilere toplum tarafından hoş bakılmaması nedeniyle, bir çok insani duygu ve özelliklerden yoksun olan, acıma, merhamet, sevgi hisleri bulunmayan cellatları mezarlıklarına almamış, kendi aralarına gömülmelerini istememiştir.

Tarihçi Reşat Ekrem Koçu:

” Toplum, din ve ahlak anlayışımızın en güzel örneklerinden biri olarak, cana kıyan, kesen veya boğan celladın ölüsünü halkın, mezarlıklarına kabul etmemesi son derece takdire şayandır.” demiştir. Bu nedenle, Osmanlı cellatlar için İstanbul’un en ücra yerinde mezarlık yapmış ve cellatlar halktan ayrı olarak buraya gömülmüştür.

"İki yerde cellat mezarlığı olduğuna inanılır"

İstanbul’da iki yerde cellat mezarlığı olduğu bilinmektedir, Haldun Hürel.”İstanbul’u Geziyorum Gözlerim Açık” adlı eserinde bunlardan birinin, Edirnekapı’dan Ayvansaraya inen kara surlarının Eğrikapı civarında olduğunu yazar. Diğer bir cellat mezarlığı da Eyüpte, mezarlıklar arasından dar bir yokuşla çıkılan, Fransız yazar Pierre Loti’nin bir müddet yaşadığı, şimdilerde müze-kafe olan evin önünden gidilerek çıkılan, Karyağdı bayırında, Karyağdıbaba tekkesinin biraz ilerisindedir.

"Mezar taşlarından anlaşılıyorlar"

O zaman burası İstanbul’un en uç noktası kuş uçmaz, kervan geçmez kimsenin uğramadığı doğru dürüst yolu olmayan yabani ağaçlar içinde ürkütücü bir yerdi. Buraya Karyağdıbaba bayırı denmesinin nedeni biraz aşağısında bulunan bir bektaşi tekkesinden ileri gelir. Burası bugün normal mezarlık olmuştur, aralarda tek tük cellat mezarı kalmıştır. Bunların cellat mezarları oldukları ise mezar taşlarından anlaşılmaktadır. Osmanlı mezarlıkları, taş işçiliğinin en güzel örnekleri ile yapılmış mezar taşları ile doludur, burada gömülü insanların dünyada iken ne iş yaptıklarını mezar taşlarına bakarak anlamak mümkündür, vezir mi, denizci mi, subay mı yeniçeri mi ,ulema mı, kadı mı? hepsi mezar taşlarından anlaşılır.

Yan yana iki Cellat Mezarı. Cellat mezar taşlarının üzerinde ise, isim, doğum tarihi, ölüm tarihi gibi hiçbir yazı ve işaret yoktur. Bu taşlar iki metre yüksekliğinde 40-50 cm. genişliğinde dikdörtgen şeklindedir. Birçok insan bu taşların bu mezarlıkta ne aradığını, niye dikildiklerini bilmez, ama normal mezar taşları ile yan yana öylece dururlar.

"Lanetli mezarlık – dokunanlar ölür"

Kuş uçmaz kervan geçmez bu mezarlığa, zamanında mahallelinin “lanetli mezarlık” dediği, gündüzleri dahi buradan geçmeye korktuğu biliniyor. Hatta bu mezar taşlarına lanetli olduklarına inandıkları için dokunamazlarmış bile. Çünkü buraya gömülenlerden birinin geride kalan aile fertleri birer hafta arayla bilinmeyen bir hastalıktan öldüler.

"Dünyada eşi benzeri yok"

Eyüp semtinin girişinde bulunan bu mezarlar günümüze ulaşanlardan en iyileridir. Cellat Mezarlarından diğer örnekler: Dünyada bir örneği daha bulunmayan bu mezarlık bir açık hava müzesi gibi korunması gerekirken kaybolup gitmiştir, birkaç sene sonra tamamen yok olacaktır. Cellatların normal mezarlıkları alınmamasında ise, insana saygı, iyilerle kötüleri aynı kefeye koymama felsefesi yatar. Halk bu insanların cesetlerini aralarına almamakla bunu anlatmaya çalışmıştır.

"Yakınları bulamasın diye mezar taşlarında yazı yok"

Mezar taşlarında hiçbir yazı ve işaret bulunmaması ise anlaşılır bir durumdur. Bu, öldürülen kişinin geride kalan yakınlarının, bunları mezar taşlarından bulup, mezarlarını tahrip etme eş ve çocuklarına kötülük veya başkaca bir hatalı tutum ve davranış içinde olmamaları için alınan bir koruma önlemi olsa gerektir. Böylece en azından, cellat baba seçmeme şansı olmayan günahsız çocukların kimler oldukları, varsa annesi, babası, akrabaları bilinmeyecek, cellat yakınları diye dışlanmayacaktır.



Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 23 Nisan 2024
İmsak 04:31
Güneş 06:06
Öğle 13:07
İkindi 16:54
Akşam 19:59
Yatsı 21:28
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 33 74
2. Liverpool 33 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 31 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 33 43
12. Fulham 34 42
13. Bournemouth 33 42
14. Crystal Palace 33 36
15. Brentford 34 35
16. Everton 33 30
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 33 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14