'Milli takım tutku işidir'

Meinerzhagen’da doğup orada büyüdüğünü söyleyen Nuri, “Dortmund da benim için memleket haline geldi. Futbol hayatımı noktaladıktan sonra da burada (Dortmund) yaşayacağımdan eminim. Bu şehir 12 yaşımdan beri benim bir parçam. Futbol açısından bakarsak Dortmund zaten benim evim oldu” diye konuştu.

25 yaşındaki oyuncu iyi bir performans sergilemesi şu iki ihtiyacı olduğunu söylüyor; %100 iyi hissetmek ve kendisine değer verildiğini bilmek: “Aynı Borussia Dortmund’daki gibi. Türk milli takımı da benim için memleket anlamına geliyor. 10 seneden beri oraya aitim. Oranın bir üyesiyim. Türk federasyonundan 14 yaşımda davet aldım, tabii ki Almanya Futbol Federasyonu’ndan davet aldım ama benim Türkiye için oynayacağım belliydi. Milli takım tutku işidir, ticari değildir. Milli takım seçimini önce A'da deneyeyim olmazsa B'de oynarım diye yapan oyunculara zaten gerek yok.”

Türk futbolunun daha iyiye gitmesi için altyapıya daha fazla önem verilmesi gerektiğini söyleyen Nuri milli takımdaki gurbetçi oyuncular ile Türkiye’de oynayan oyuncular arasında olduğu iddia edilen ayrımın da ortadan kalktığını söyledi:

“Türkiye futbol açısından yüksek potansiyele sahip, 80 milyon nüfusa sahibiz. Çocuklar futbol manyağı. Almanya’da ne kadar yüksek yeteneğe sahip Türk oyuncular olduğunu görüyoruz. Türkiye'de federasyonumuzun finansal açıdan çok güçlü sponsorları var. O zaman hedefimizin en iyi Türk takımlarının Avrupa kupalarında her sene gidebildiği kadar gitmesi olmalı. Ve Türkiye’nin, hiç bir turnuvada eksik olmaması gerekir. Buna ulaşabilmemiz için ülkede altyapı desteğini daha profesyonelleştirmemiz gerekiyor. Alman federasyonu bunun mümkün olduğunu 2000 Avrupa Şampiyonası sonrası kurduğu temeller ile gösterdi. Ben Türkiye ve Türk futbolu için neyin iyi olduğu hakkındaki düşüncelerimi söyleyeceğim. Kendimi kısıtlamayacağım. Çünkü ben Türkiye’nin hep dünya kariyerine başlayabilecek futbol yetenekleri çıkarmasını istiyorum. Bence benim gibi oyuncuların, Halil, Hamit gibilerin bu tartışmalarda olması gerekir. Çünkü bizim çok fazla tecrübemiz var. Şu sıralarda bizim düşüncelerimizin kabullenildiğine dair bir hissim var. Açık konuşmak gerekirse Türk basınında 1,5 yıl önceye kadar bir düşünce vardı. Milli takımda Gurbetçiler ve Türk liginde oynayanlar arasında bir bölünme mi var? Ama bu durum ortadan kalktı.”

Dindar bir Müslüman olduğunu belirten 25 yaşındaki oyuncu diğer dinlere karşı da hoşgörülü olduğunu dile getiriyor: “Ben dindar bir Müslümanım. Benim için İslam'ın kurallarına göre yaşamak önemli ama diğer dinlere karşı da hoşgörülüyüm. Takım içinde de bazen bu konuyu tartışıyoruz. Farklı düşüncelere sahibiz. Sorun değil. Benim için din ayrıştıran bir şey değil. Tam tersine birleştirici bir durum. Ben inancımı kamera önünde yaşama taraftarı değilim. Kamera önünde namaz kılmam gerekmiyor, bunu kendim için yapıyorum. Namaz kılmak gibi şeylerin daha sakin yerlerde olması gerek. Belki soyunma odasında. Tüm dünyanın yanınızda olması gerekmez. “

Almanya’da doğan ve orada yetişen Nuri kendini %60 Alman, %40 Türk olarak tanımlıyor: “Karakterimi %60 Alman %40 Türk olarak düşünüyorum. Hedefe odaklıyım, disiplinliyim, hırslıyım, duygusalım ama kontrollüyüm. Belki de iki kültürün en iyi özelliklerini alıp bunlardan bir şey çıkardım. Ama bu olmasaydı Nuri Şahin olamayacağımı biliyorum. Ama yine de biri bana “Alman mısın Türk müsün?” diye sorarsa cevabım belli: Ben Türk'üm derim.”

Futbol hayatını sonlandırdıktan sonra da Türk futboluna katkı vermenin planlarını yapan Nuri, “Tabii ki kariyerim bittiğinde Türk futbolunda rol oynamayı sorumluluk almayı hayal ediyorum. Kibirli olmak istemiyorum ama yaşadıklarım ve yaşayacaklarım sonunda Türk futbolunu profesyonelleştirebileceğimi düşünüyorum. Eğer Türk Futbol Federasyonu benimle çalışmak isterse kesinlikle karşı çıkmayacağım” diye konuştu.