Yolsuzlukla mücadele varlık sebebimiz

Başbakan Yardımcısı Arınç, İstanbul merkezli operasyonla ilgili, "Yolsuzlukla mücadele hükümetimizin varlık sebebidir. Yolsuzluk lanetli bir iştir" dedi.

Politika 20.12.2013, 23:54
Yolsuzlukla mücadele varlık sebebimiz

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 2014 yılı bütçe tasarısının yasalaşmasının ardından TBMM Genel Kurulu'nda teşekkür konuşması yaptı.

Sözlerine, "Kamer Genç hariç, hepinize saygılar sunuyorum" diyerek başlayan Arınç, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, görüşmeleri başından beri dikkatli şekilde takip eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partilerin grup başkanvekilleri başta olmak üzere, bütçeye katkısı bulunanlara teşekkür etti.

Arınç, bütçelerin Hükümet ve parlamento için önemli bir belge olduğuna işaret ederek, bütçe görüşmelerindeki düşünceler, eleştiriler, önerilerden yararlanmak istediklerini söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, yoğun çalışma gündemi içinde Meclis'te olamadığına işaret eden Arınç, "Hükümetimiz olarak, bizler hazır bulunuyoruz. Bunlar, her zaman olagelen işlerdir. Daha önce de bildiğiniz gibi başka nedenlerle Başbakan, Meclis'te bulunamamış olabilir. Bunu, bir başka nedene bağlamak çok doğru değil" dedi.

Bu infiali haklı buluyorum

Arınç, görüşmelerde BDP'li milletvekillerinin, yüksek sesle bir konuyu protesto ettiğine dikkati çekerek, tutuklu BDP milletvekillerinin tahliye taleplerinin reddedildiğini anımsattı. BDP'li milletvekillerinin, bunun milli iradeye, seçmenlere, parlamentoya karşı saygısızlık olduğunu dile getirdiğini anımsatan Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"O arkadaşlarımızın nezdinde seçmenlerin büyük bir infial içinde olduğunu söylediler. Ben bu infiali haklı buluyorum. Arkadaşlarımız, bir yanlış uygulama sonucunda milletvekillerinin hukukunu korumak için bunu protesto edebilir, infial gösterebilir, düşüncelerini açıklayabilir. Arkadaşlarımıza bu davranışları nedeniyle herhangi bir tacizde bulunmak doğrusu mümkün değil.

Ancak bu protestolarını, Meclis Başkanımızın şahsına, onun şahsında Başkanlık Divanı'na adeta tehdid dönüştürmeleri ve Sayın Başkanımızı belli konuda açıklama yapmaya davet etmeleri, hiçbir zaman doğru değil. Meclis'in ne içtüzüğü ne teammüllerinde ne de Başkan'ın şahsında Başkanlık Divanı'na böyle bir eylemin yapılması kesinlikle mümkün değil. Daha sonra arkadaşlarımız bu davranışlarından vazgeçtiler ve hükümetimizin de bu konudaki düşüncelerini almak istediler.

Sıralarından konuşma yapan arkadaşlarımızı takip ettim. AK Parti Grup Başkanvekili Ahmet Aydın, tam takip edemedim sanıyorum CHP'den Akif Hamzaçebi, bunun yanlış olduğunu ifade ettiler. MHP'den bu konuda bir görüş duymadım. Bir eksiklik değil, onların tavrıdır. Hükümetimizi ilgilendiren boyutu ne olur diye düşündüğümüzde, verilen bir yargı kararıdır. Savcıların bile tahliye talep ettiği bir hususta, mahkemelerin kendilerine göre bir sebeple 4 yılı aşkın bir zamandır tutuklu bulunan milletvekillerinin bu hallerinin devamına karar vermelerinin, hükümet ile ne ilgisi olabilir? Elbette bir ilgisi bulundu. Ben de Sayın Başbakanımız ile görüşerek, bu konuda hükümetimiz adına açıklama yapmanın doğru olacağını ifade ettim. Kendileri de uygun buldular."

En ağır durumlarda bile

Başbakan Yardımcısı Arınç, şahsi düşüncelerini herkesin bildiğini belirterek, birkaç yıldan bu yana özellikle milletvekillerinin durumları, uzun tutukluluk halleri, yargılamanın uzaması gibi nedenlerle hak ihalleri yaşandığını, şahsi düşünceleri olarak ifade ettiğini anımsattı.

Üzerinde hükümet sözcüsü sıfatı bulunduğu için genelde bu konuşmalarının hükümet adına yapılmış gibi kabul edildiğini dile getiren Arınç, "Bugünkü sözlerimi, geçmişten bu yana yaşadığımız süreçle ilgili olarak tekrar arz etmek istiyorum" dedi.

Arınç, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Hukuk devletinin gereklerine uyulmalıdır. Bağlı olduğumuz, yargı yetkisini kabul ettiğimiz ve anayasa gereğince uluslararası sözleşmeler, Meclis tarafından da uygun bulunup, kanun haline geldikten sonra doğrudan uygulanma gerekliliğini de dikkate alarak, bu sözlerimi ifade etmek istiyorum. Sadece avukatlık yapmış bir hukukçu kardeşiniz olarak değil, eminim mesleği işletmecilik, diş tabipliği olan da herkes bilir ki tutukluluk bir tedbirdir. Bu tedbirin istisna olması gereklidir. Ceza Muhakemesi Kanunu'nda bunun usulleri gösterilmiştir. Özel yetkili mahkemeler de olsa diğer mahkemeler de olsa aslında bunları bilmekle beraber asıl kaidenin serbest olmak, tutuklamanın da bir istisna olduğudur.

Dolayısıyla bu tedbire başvurduktan sonra en kısa zamanda, bana göre iddianame tanzim edildikten sonra, sorgular yapıldıktan sonra, deliller tartışılmaya başlandıktan sonra en ağır durumlarda bile tutukluluğun sona erdirilmesi gerekir. Bu hukukun evrensel prensiplerinden biridir. Tutukluluk cezaya dönüştürülmemeli, tedbir olarak kalmalıdır. Bu konuları, son yıllarda açılan bir çoğu siyasi nitelikli davalar için de geçerli olarak söylüyorum. Adını söylemeyeceğim ama şu, şu, şu davalar için de bu gerekliliği hepimizin bildiği kanatindeyim. O günden bu yana, biz bunları söylediğimizde yargı tarafından itirazlarda, çok sanıklı davaların olduğu, çok davaların biraraya gelerek birleştiği, belki kaçma ihtimallerinin bulunduğu gibi birtakım gerekçeler yayınlandı. Bunların hiçbirisi söylediğimiz asıl prensip karşısında güçlü değildir."

Klişeleşmiş gerekçelerle

Arınç, mahkemelerin, tutuklarken de kendilerine göre bir gerekçe bulmaları, tahliye taliplerini reddediyorlarsa da bu gerekçeyi doyurucu, ikna edici bir şekilde yazmak zorunda olduğunu vurguladı. Bunun kanunda, eskiden bu yana olduğuna işaret eden Arınç, dosya ve delil durumuna göre başlayıp, üç satırda biten, basmakalıp, klişeleşmiş gerekçelerle hem tutuklamanın mümkün olduğunu hem de tahliye taleplerinin reddedildiğini belirtti.

Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Zannediyorum 3. yargı paketi çıkarken, bunları düşünerek bir madde eklendi. Yargıçlar kararlarını verirken, bu basmakalıp, üç maddelik veya üç satırlık sözlerle değil, doyurucu, ikna edici gerekçelerle bu kararı vermelidir. Üzülerek itiraf ediyorum, madde yazmasına, yazılı hukuk bunu gerektirmesine rağmen yine biz eski usullerle tutuklama ve tahliye taleplerinin reddini gördük. Ne 4. yargı paketi ne onun öncesi bu konudaki taleplerimizin hukuk yoluyla karşılanmasına yetmedi. Bunları milletvekillerimiz açısından da konuşabilirim, sivil şahıslar bakımından da yani adil suçlar işlemiş insanları da dikkate alarak, tutukluluk halini görüşmemiz lazım.

Aslında milletvekillerimiz açısından durum daha da vahim. Aday gösterilmiş, yanlış olabilir ama millet seçmiş. Millet seçtikten sonra yargılama devam etmek, hüküm noktasında, hüküm giydiği takdirde de gel bakalım denmek şartıyla tutuklu hali sona erdirilebilir. Çünkü kanatimce milletvekili seçildikten sonra yeri parlamentodur. Görevine başlamalıdır, and içmelidir. Bunlar da dikkate alınmadı. Şimdi hukuk açısından ne yapılabilir diye konuşuldu.

CHP, BDP bu konuda hassas, MHP'den de bir değerli milletvekilimiz var. Onun durumunu düşünerek bir orta yol bularak, kişiye göre özel düzenleme değil, genel düzenleme yapmak mecburiyetindeyiz. O zaman denildi ki bir kayıt koyalım, 2, 3 seneyi geçmez. Özel yetkili mahkemeler veya katalog suçlarında esasen böyle bir süre var. O süreyi indirebilirsiniz ama karşımıza bir olay çıktı. Sanırım 2012'nin son aylarında o süreyi dolduranlar için tahliyeler başladı. Kamuoyu ayağa kalktı, onların içinde ırz düşmanları, bilmem hangi örgütün elemanları var vs. O zaman hepimiz şaşırdık, dur bakalım dedik. Kişiyle özel düzenleme yapamıyorsak, genel bir düzenleme yaptığımızda da o genel düzenlemeden hiç istenmeyen, arzu edilmeyen, vicdanların kabul edemediği uygulamalar da olabilir. O zaman herkes durdu. Arkasından birtakım iyileştirmeler yaparak, zannediyorum 4. Yargı Paketi'ndeydi, basın yayın yoluyla işlenmiş, fikir ve düşünce açıklamasıysa 5 yıla kadar tecil getirdik. O tecilden de bir milletvekili yararlandı. Meclis Başkanlığı'nda zannediyorum 1 yıl 8 aylık kesinleşmiş bir mahkumiyeti vardı. Burada okunduğu takdirde milletvekilliği düşecekti, genel düzünleme yaptık, arkadaşımız ondan yararlandı. Ama bu esas meseleyi çözmeye de yeterli olmadı."

Adeta imdata yetişti

Arınç, bu sıkıntılar içinde Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvuru üzerinde verdiği kararın adeta imdada yetiştiğini kaydetti.

Bireysel başvuru yoluyla da olsa Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararda başvuran açısından uzun tutukluluk hali olduğuna karar verdiğini anımsatan Arınç, farklı görüşlerin bulunduğunu belirtti. Arınç, "Bireysel başvuru üzerine verilen kararlar, o kişi hakkında hüküm ifade eder" denildiğini anımsatarak, kendisinin de içinde bulunduğu diğer bir görüşün de "Hayır. Aynı noktada, aynı konuda, eşit şartlar içinde bulunan herkesi de ilgilendirir" olduğunu söyledi.

Arınç, AİHM kararlarına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne, bütün yazılı belgelerde uzun tutukluluk hallerini eleştiren pek çok kararın neden verildiğine dikkat edeceklerini belirtti. Arınç, şunları kaydetti:

"O zaman bence savcı bile tahliye talep ettiğine göre o kişilerin isminin ne olduğuna bile bakmaksızın, en azından 4 yıldan aşağısı yoktur, tutukluluk halleri devam eden insanların neyle suçlandıklarını, eğer suçları sabitse ne kadar ceza alacaklarına da bakarak bir göz ucuyla, tahliye kararlarının verilmesi gerekirdi. Bugün Diyarbakır'da ise o mahkemenin verdiği kararların, eşitlik ilkesine tamamen aykırı olduğunu düşünüyorum. Bu yanlış bir işlemdir. Yargı derhal bu hatasını düzeltmelidir. Bunun siyasi sonuçları farklı olabilir. Arkadaşlarımız, feryatlarını ifade ederken halkın çok büyük infial içinde olduğunu, sokakların karışacağını, belki de bunu bir endişe ile söylüyorlar. Onu da anlayışla karşılamak lazım. Ama bu tehditler bir tarafa yargının verdiği karara karşı biz hukuk açısından ne yapabiliriz bundan sonra onu düşünmeliyiz. 4 parti bence bu konuda Sayın Bahçeli de izin verirlerse, grup başkanvekillerimiz lütfen biraraya gelsin, biz de hükümet olarak bu konu üzerinde çalışalım eğer bir yasal düzenleme gerekiyorsa en kısa zamanda gerçekleştirelim, hukuksuzluğu, adaletsiziği ortadan kaldıralım."

Bunu hak etmedik

Arınç, son yaşanan olaylar sebebiyle Hükümet'in tamamı hakkında suçlayıcı, linç kampanyasına dönüşen hakaret kampanyası olduğunu belirtti. Arınç, "Bunu hak etmedik, bu doğru değil, Türkiye'de her zaman ta Özal zamanından başlayarak da değil, öncesinde de bazı bakanlar hakkında iddialar olmuştur. Yapılacak şey ikidir; hukuk ne diyor ona bakacağız, siyasi etik ne diyor ona bakacağız" dedi.

Yolsuzlukla mücadelenin Hükümet'in varlık sebebi olduğunu kaydeden Arınç, "Yolsuzluk kimden gelirse kim işlerse, kiminle birlikte yapmışsa lanetli bir iştir, onunla mücadele edeceğiz. Onun için de söylenir veya söylenmez; neden bu zamanda, hangi yanlışlıklar yapıldı, kim hangi maksatla hareket etti. Lütfen bırakın onları da söyleyeyim veya birileri de söylesin. Bu sırada yapılan her türlü işlemi bütün siyasi patilerin de takip etmesi gerekir. Yolsuzlukla mücadele hepimizin ortak kavgasıdır. Bu konuda MHP de CHP de BDP de süreci ciddiyetle takip etmelidir, yanlışlıkları ortaya koymalıdır. Bizi de mücadele noktasında her zaman teşvik etmelidir. Ben sadece bunu istiyorum" diye konuştu.

CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç'in "delillerin hepsini kararttınız" diye laf atması üzerine Arınç, "Sabır gösterin, bu her zamanki halidir. Hükümetimizin bu konu üzerinde ciddiyetle mücadele edeceğini, sizin eleştirilerinize her zaman açık olduğumuzu, bunun sonucunun Türkiye ve Türk siyaseti için hayırlı olacağını düşünüyorum" dedi.



Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:25
Güneş 06:02
Öğle 13:07
İkindi 16:55
Akşam 20:02
Yatsı 21:32
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14