İlker Başbuğ: “Arka kapı teklifini reddettim“

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, tutuklanmasını ve Silivri Cezaevi’ndeki günlerini Pazartesi günü Kaynak Yayınları’nın yayımlayacağı ‘Suçlamalara Karşı Gerçekler’ adlı kitabında anlattı. Başbuğ, yargıyı, siyasetçileri ve mensubu olduğu Silahlı Kuvvetler’i eleştirdi

Manşet 03.01.2014, 09:14 03.01.2014, 11:49 Emre
İlker Başbuğ: “Arka kapı teklifini reddettim“

İlker Başbuğ tutuklanıp Silivri Cezaevi’ne götürüldüğü geceyi şöyle yazdı: Terörle Mücadele Şubesi’nden polislerin mutlu olmadıkları yüzlerinden anlaşılıyordu. Başlarında bulunan komiser, adliyenin arka kapısından çıkarak binayı terk edebileceğimizi söyledi. Şiddetle karşı çıktım

 Ergenekon davasında “Hükümeti devirmeye teşebbüs” iddiasıyla hakkında müebbet hapis

cezasına verilen eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ’un, Silivri Cezaevi’nde yazdığı yeni kitabı pazartesi günü okuyucuyla buluşuyor. Kaynak Yayınları’ndan çıkan ‘Suçlamalara Karşı Gerçekler’ adlı 304 sayfalık kitapta, İlker Başbuğ tutuklanması öncesi, sırası ve sonrasında yaşadıklarını ilk kez anlattı.

“Haksızlıkları ve acıları benimle birlikte yaşayan ve paylaşan aileme... Sevil, Feride ve Murat’a” sözleriyle kitabına başlayan İlker Başbuğ, kitabının önsözünde şunları yazdı:  

TSK vefasızlık gösterdi’

“6 Ocak 2014 tarihinde, Silivri Cezaevi’nde geçirdiğim ikinci yılı da tamamlayacağım. Ortada, çalınan kocaman iki yıl var. Benim hayatımdan, ailemin hayatından ve yakınlarımın, sevenlerimin yaşamından çalınan koca iki yıl... Daha bu hırsızlık, gasp ne kadar devam edecek onu da bilmiyorum.

Benden iki yıl çaldılar, ama yaşamından daha fazla yıl çalınan o kadar kişi var ki, onları unutmak mümkün mü? Bu tarihi süreçte; Yargı aldığı kararlarla sınıfta kaldı.

Siyaset, sadece konuşarak ve seyrederek sınıfta kaldı. Medya, gerçeklere dokunmaktan çekinerek sınıfta kaldı. Türk Silahlı Kuvvetleri, muvazzafı ve emeklisi ile silah arkadaşlarına vefasızlık göstererek sınıfta kaldı. Cezaevlerinde bulunanlar ise, aileleri ve sevenleriyle hep dimdik ayakta kaldılar. Ne eğildiler ne de bükül-düler.”

‘O an dünyam karardı’

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, 5 Ocak 2012 tarihinde tutuklandığı geceyi anlattı. İlker Başbuğ, kendisini Beşiktaş’taki adliyeden Silivri Cezaevi’ne götüren Terörle Mücadele ekibinin de mutsuz olduğunu söyledi:   

“Gece yarısına doğru duruşma salonuna çağrıldık. Derme çatma, zemin katta bir yerdeydi salon. Salon küçük olduğundan kürsüler heyula gibi görünüyordu. Hâkim gelip yerini aldı. Genç ve gözlüklü biriydi. Ancak işin komik yanı, adeta kürsü arkasında kaybolmuştu; başı görünüyordu. Şahsıma yöneltilen suçlamayı ilk kez bu hâkimin ağzından duydum. Suçum şu idi:

‘Silahlı terör örgütü kurma veya yönetme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme.’ ‘Terör örgütü kurma ve yönetme!’ Bu sözleri duyunca, açık söylüyorum dünyam karardı. Önüme kim çıkarsa çıksın devirip ezip geçebilirdim.İsyan halindeydim. Sözler ile isyanımı dile getirebilirdim. Saat 00.30’du. Silivri’nin yolu bize de açılmıştı.

‘Polisler mutsuzdu’

Usulen ilk önce Metris Cezaevi’ne gidiliyor hatta bir gün orada kalınıyormuş. Ben bunu istemedim. Doğrudan Silivri’ye gitmek istediğimi söyledim. İsteğim uygun görüldü.

Terörle Mücadele Şubesi’nden görevlendirilen polisler, bir süre sonra hareket edebileceğimizi söylediler. Hepsi saygılıydı ve yaşanılan durumdan pek mutlu olmadıkları yüzlerinden anlaşılıyordu. Başlarında bulunan herhalde komiser idi, istersek adliyenin arka kapısından çıkarak binayı terkedebileceğimizi söyledi. Şiddetle karşı çıktım. Geldiğimiz gibi, alnımız açık, başımız dik ön kapıdan çıkacaktık. Öyle yaptık.”

‘Kitabımı yazarım’

“Silivri Cezaevi Kampüsü’ne geldik. 5 No’lu Cezaevi’nde kalacaktım. Oldukça geç bir vakitti. Cezaevinde, bizi cezaevi müdürü başta olmak üzere oldukça kalabalık bir grup karşıladı. Hep beraber bir odaya girip, oturduk. Ben, uzun zamandır üzerinde çalıştığım Mustafa Kemal kitabı ile yaşıyordum.

Oturduğumuz bir iki saat süresinde de, bu kitaba ilişkin bazı düşüncelerimi ve ilginç anekdotları onlara anlattım. Bir ara şaka yollu şöyle dedim: ‘Buraya geldiğim iyi oldu. Artık, rahatrahat kitabım üzerinde çalışırım.”display: none;"> 

‘Çocuklarım kuş gibiydi’

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, cezaevindeki ilk gün çocuklarıyla görüşmesini şöyle anlattı:

“Görüşme ‘kapalı görüş’tü. Aranızda kalın bir cam var. Konuşmanızı telefonla yapıyorsunuz ve kayda alınıyor. Feride ve Murat’ı karşımda gördüm. Adeta iki kuş gibi uçarak babalarını görmeye gelmişlerdi. Yüreklerinin pır pır ettiğini hissediyordum. Filmleri hatırlayın. Sevdiklerinden uzaklarda olan biri, kış günü pencerede oturur.

Dışarıya bakar. Beklemektedir. Ansızın pencerenin sahanlığına iki kuş konar, pır pır ederek. Gözlerindeki büyük sevgi ile ona bakarlar. Oturan adam, o kuşlarda sevdiklerini görür. Telefon ahizesini kaldırarak konuşmaya başladık.

Ağızlarımızdan ilk çıkan sözler, adeta kırık olarak çıkıyordu. İlk görüşme, cezaevlerinde gerçekten pek kolay değildi. Görüşmenin devamında, onların moralli ve kararlı olduklarını gördüm, rahatladım. Cezaevinde başlangıçta lazım olacak bazı malzeme ve giysiyi de beraberlerinde getirdiklerini söylediler. Zaman süratle geçti. Onlar süzülerek ayrıldılar. Ben de koğuşa döndüm.”

Nazım Hikmet'e şiir yazdı

İlker Başbuğ, “Okumanın yanında, samimi olarak itiraf edeyim, cezaevine girdiğim ana kadar şiire pek ilgim olmamıştı. Pek bir şiir kitabı alıp okuduğumu da hatırlayamıyorum.

Cezaevindeki en büyük kazanımlarımdan biri, içimde şiire ilişkin bazı duyguların yeşermesiydi” diyerek yazdığı 5 şiiri de kitabında paylaştı. Başbuğ, bir gece geç saatte “Hava Kurşun Gibi Ağır” adlı kitabı okuduktan sonra Nâzım Hikmet’in yaşam öyküsünden etkilenerek yazdığı şiiri de ilk kez kitabında yayınladı. İşte

“Nazım‘a” adlı o şiir:
Yaban ellerinde,
mezarının başında,
yabancıyım sana.
Ne zaman ki,
Milli Mücadele’de Anadolu’ya kaçışını,
sonraki yıllarda,
ne büyük haksızlıklara,
zulümlere uğradığını,
ama
“Türklüğümü elimden alamazsınız”
diye haykırdığını,
Nüzhet, Piraye, Münevver,     Vera ile,
yaşadığın inanılmaz aşklarını,
Raşit Kemali’den nasıl,
bir Orhan Kemal yarattığını,
öğrendiğim gün,
utandım.
Anadolu’da bir çınar altını,
senden esirgediğimiz için,
utandım.
Dedim ki:
üzülme, utanmazlığın, haksızlığın,
diz boyu olduğu bir ülkede,
utanmak ayıp değil.
Sen,
vatanseverliğin,
gümbür gümbür sesi,
yüce Türk şairi,
affet bizi.
 
Cezaevinde ilk sabah

Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, cezaevindeki ilk sabahı şöyle anlattı:
“6 Ocak 2012 sabahı, daldığım derin uykudan uyandım. Yedi küçük odası bulunan, iki katlı cezaevinin bir koğuşunda tek başıma uyumuştum. Hava soğuktu.

Getirdiğim eşyalar arasında bulunan kalın giysilerden seçtiklerimi giydim. Aşağı kata indim.
Büyük bomboş bir salon, iki masabir de eski bir televizyon vardı. Yüzümü yıkadım. Televizyonu açtım. Haber kanalları büyük ölçüde benim tutukluluk haberimi veriyordu. Televizyonun sesi boş odada gürültü şeklinde yankılanıyordu: ‘Türkiye

Cumhuriyeti‘nin 26. Genelkurmay Başkanı, terör örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla tutuklandı. Takdir Yüce Türk Milletine aittir.’ Kenarda, bir tepsi üzerindekurabiye kutuları, su ve meyve suları vardı. Herhalde, cezaevi idaresi tarafından ilk ihtiyaçların karşılanması için konulmuştu. Oradan bir iki şey alıp yedim.”

Savcının odasında
Koğuşta tek başına kalmak istemediğimi söyledim. Sorun olmadığını ifade ettiler. Silivri Başsavcısı’nın geldiğini, benimle görüşmek istediğini söylediler. Koğuştan çıktık. Labirent gibi koridorlardan geçtik. Bıraksalar, kaldığım koğuşu rahat bulamazdım.
Bir büyük odada, Başsavcı, İnfaz Savcısı ve Cezaevi Müdürü beni bekliyordu. Bazı genel konuları konuştuk. Başsavcıya da yalnız kalmak istemediğimi söyledim. ‘Düşünüp değerlendireceğiz’ dedi. İnfaz savcısı ise, bu sürenin biraz zaman alacağını, belki birkaç ay filan süreceğini söyledi. Ben de onu duyunca içimden, demek ki burada epeyi kalacağız diye geçirdim. Odaya birileri girdi. Kızım Feride ve oğlum Murat’ın beni ziyaret için geldiklerini söyledi. Günlerden cuma idi. Yani cezaevindeki ilk günüm, 6 Ocak 2012... Feride ve Murat’ın ziyaretini beklemiyordum. Biraz sürpriz oldu. İnfaz Savcısı, Başsavcı’ya bakıp biraz gülümseyerek: ‘Ziyaret için izin verelim mi?’ diye sordu. Başsavcı ‘Olur’ diye yanıtladı. Sonradan öğrendim ki, ilk gün ziyaret hakkı zaten varmış.”
‘Düğmeye basılmıştı’ 
‘Suçlamalara Karşı Gerçekler’ kitabında eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Başbuğ, masumiyet karinesinin de henüz hâkim karşısına çıkmadan tutuklanma kararının verilerek ihlaledildiğini savundu. Başbuğ şunları yazdı:

“Burada esas önemli olan nokta ise, yargı henüz bu konuda adım atmamışken, benim tutuklanacak olmamın belirli çevrelerde konuşulması ve tutuklama kararının verilmiş olmasıydı.

Avukatıma göre, ortada tutuklanmamı gerektiren bir beyan veya durum yoktu. Duruşmalara ara verilen cuma akşamı, televizyonlarda mahkemenin hakkımda suç duyurusunda bulunduğu haberleri çıktı.

Cumartesi günü avukatım geldi. Üzgündü. Mahkemenin resen aldığı bir kararla,İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. ‘Başka yerlerde alınan kararın’ uygulanması için düğmeye basılmıştı.

‘Savcı iki gün düşünmüş’

28 Aralık akşamı, yani iki gün önce bana ulaşan haber adım adım gerçekleşiyordu. 5 Ocak Perşembe (2012) günü eşim, kızım ve oğlum ile vedalaşmamın ardından evden ayrıldım. Beşiktaş’ta Özel Yetkili Mahkemelerin bulunduğu yere geldik. Bir medya ordusu bizi bekliyordu.

Özel Yetkili Savcı Cihan Kansız’ın ofisine gittik; bizi bekliyordu. Uzun süren ifade aşaması tamamlanınca, bize teşekkür etti. Bir şey söylemedi. Benden sonra odadan çıkmakta olan avukatım, Savcı Cihan Kansız tarafından tekrar çağrıldı. Avukatıma, tutuklanma talebi ile mahkemeye sevk edileceğimi, beklememiz gerektiğini söylemiş.

Tahminlerimiz doğrulanıyordu. Daha sonra -tabii doğru olup olmadığını bilemeyiz- Savcı Cihan Kansız’ın suç duyurusu kendisine geldikten sonra, iki gün boyunca ne yapacağını düşündüğünü öğrenecektik.”

‘Hiçbir zaman darbeci olmadım’

Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, ceza almasına neden olan darbe iddialarıyla ilgili kitabında şunları yazdı: “Ben ne teğmenken ne de Genelkurmay Başkanı iken, hiçbir zaman darbeci olmadım. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde 48 yıl fiili hizmetten sonra, 30 Ağustos 2010’da emekli oldum.”



Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 24 Nisan 2024
İmsak 04:29
Güneş 06:04
Öğle 13:07
İkindi 16:55
Akşam 20:00
Yatsı 21:29
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 33 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. Newcastle 32 50
7. M. United 32 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Brighton 32 44
11. Wolves 33 43
12. Fulham 34 42
13. Bournemouth 33 42
14. Crystal Palace 33 36
15. Brentford 34 35
16. Everton 33 30
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 33 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14