VEFA BORCU

1957 yılında istanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD'ye giden doktor Ömer Musluoğlu görev yaptığı hastanede başından geçen çok enteresan bir hadiseyi şöyle anlatIyor:

Hikaye 15.02.2014, 18:21 15.02.2017, 16:30 Mehmet Berke
VEFA BORCU
Amerika'ya gittiğim ilk yIllar (1957) lisanım pek o kadar iyi değil. Newyork'da Medical Center Hospital adlı bir hastanede görev almıştım. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi işler... Hastaya o kadar önem veriyorlar ki yeni doktorlar hemen direkt olarak hasta muayenesine, tedavisine verilmiyor. Diğer zamanlarda da laboratuvarda calışıyorum. Bir hastaya gittim. Yaşlıca bir adam. Tahminen yetmişbeş yaşlarında. Tabii kendisi ile ingilizce konuşuyorum. Kan vereceğim kolunuzu açar mısınız? 

Adamcağız kanser hastası ve kansızdı. Pazusunu açtım. Baktım pazusunda dövme şeklinde bir Türk bayrağı var. Çok ilgimi çekti. Kendisine sormadan edemedim: 'Siz Türk müsünüz?' Kaşlarını yukarıya kaldırarak 'Hayır' manasında işaret yaptı. Ama ben hala merak ediyorum: 'Peki bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir?'

'Aldırma işte öylesine bir şey dedi. Ben yine ısrarla dedim ki: 'Fakat benim için bu bayrak çok önemli. Dikkatimi çekti. Çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım...' 

Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı halinde sordu: 'Siz Türk müsünüz?' 'Evet Türk'üm...'

İhtiyar gözlerime bakarak tanıdık bir göz arıyor gibiydi. Anlatmaya başladı: Yıl 1915. Sen hatırlamazsın o yılları. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de. Orada savaşmak üzere bütün Hristiyan devletlerden asker topluyorlardı. Ben Anzak'tım Avustralya Anzaklarından... İngilizler bizi toplayıp dediler ki: 'Barbar Türkler Hristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar. Bütün dünya o barbarlara karşı cephe almış durumda. Birlik olup üzerine gideceğiz. Bu savaş çok önemlidir.' Biz de inandık sözlerine vaadlerine... Savaşmak isteyenler arasına katıldık.'

Avustralyalı Anzak ihtiyar anlatmaya devam ediyordu: 'Bizim beynimizi yıkayan ingilizler, Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını Çanakkale'ye sevkediyorlarmış. Bizi gemilere doldurup Mısır'a getirdiler. Mısır'da şöyle böyle birkaç ay talim gördük. Ondan sonra da bizi alıp Çanakkale'ye getirdiler. Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki denize düşen gülleler suları metrelerce yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler, geceyi gündüze çeviriyordu zaman zaman... Her taaruzunda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can veriyordu. Fakat biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti uzaktan gördükce şaşırıyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün olduğumuz gibi sayı bakımından da fazlaydık. Peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren şey neydi? İlk başlarda zannediyordum ki İngilizlerin bize anlattığı gibi Türkler barbarlıktan böyle saldırıyorlar. Meğer barbarlıktan değil, kalplerinde ki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş. Bunu nereden anladığımı söyleyeyim. Biz karaya çıktık. Taarruz edemiyoruz. Bizi püskürtüyorlar. Tekrar taaruz ediyoruz. Bizi tekrar püskürtüyorlar. Tekrar taaruz ediyoruz. Derken böyle bir taarruzda başımdan yediğim bir dipcik darbesiyle kendimden geçmişim.'

Meraktan ağzım açık yaşlı Avustralyalıyı dinliyorum. Savaşın dehşetli anlarını anlatırken hastalığına rağmen tir tir titremeye başlamıştı. Devam etti: 

'Gözlerimi açtığımda kendimi yabancı insanların arasında gördüm. Nasıl korktuğumu anlatamam. Çünkü ingilizler bize Türkleri barbar, vahşi kimseler olarak tanıttı ya... Ama dikkat ettim. Yaralarımı sarmışlar. Bana hiç de öfkeli bakmıyorlar. Kendime geldim iyice bu defa çantalarında bulunan yiyeceklerden ikram ettiler. İyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok çok azdı. Bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. Şok oldum doğrusu. 

Kendi kendime dedim ki: 'Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler. Ama öldürmüyorlar... Veyahut isteseler önceden öldürebilirlerdi. Halbuki beni cephenin gerisine götürmüşler. Biz esirlere misafir gibi davranıyorlardı.' Bu duygularla 'Yazıklar olsun bana' dedim. 'Böyle asil insanlarla niye savaşıyorum? Niye savaşmaya gelmişim? Bu İngiliz milleti ne yalancıymış ne kadar Türk düşmanıymış' diyerek pişman oldum. Ama bu pişmanlığım fayda etmiyor ki... Bu iyiliğe karşı ne yapsam düşündüm durdum günlerce... Nihayet bizi serbest bıraktılar. Memleketime döndüm. İşte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu dövme Türk bayrağını yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu işte. 

Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti: 

'Talihin cilvesine bakın ki o zaman ölmek üzere iken yaralarımı iyileştirerek , sıhhate kavuşmama çaba sarfeden Türkler idi. Şimdi de Amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine iyileştirmeye çaba sarfeden bir Türk... 

Ne garip değil mi? Avustralya'dan Amerika'ya gelirken bir Türkle karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Size minnettarım. Siz Türkler gerçekten çok merhametli insanlarsınız. Bizi hep kandırmışlar... Buna bütün kalbimle inanıyorum.' Peşinden nemli gözlerle 'Bana adınızı söyler misiniz?' Dedi. 'Ömer' cevabını verdim. Gayet merakla tekrar sordu: 

'Peki niçin Ömer ismini, vermişler sana? 'Babam müslümanların ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana Ömer adını vermiş.' 'Yahu senin adın müslüman adı mı?'

Ben 'Evet, Müslüman adı' deyince yüzüme baktı baktı, birden doğrulmak istedi. Ben mani olmak istedim. Israr etti. Ama niye ısrar ediyordu? İhtiyarIn ısrarına dayanamayıp yatakta oturmasına yardım ettim. Gözleri dolu doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: 

'Senin adın güzelmiş. Benim adım şimdiye kadar Mr. Josef Miller idi. Şimdiden sonra 'Anzaklı Ömer' olsun. 'Olsun.' 'Peki doktor beni müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu?'

Şaşırdım. Nasıl da birdenbire Müslüman olmaya karar vermişti. Meğer o yaşa gelinceye kadar içten içe hep düşünüyormuş da kimseyle konuşamadığı için, soramadığı için konuşamıyormuş... 

'Tabii dedim müslüman olmak çok kolay.'

Sonra kendisine imanın ve islamın şartlarını anlattım. Kabul etti. Hem Kelime-i Şahadet getiriyor, hem de çocuklar gibi ağlıyordu. Yaşlılık bir yandan, hastalık bir yandan bir de yıllardan beri içinde kavuşmak isteyip de bilemediği için kavuşamadığı İslamiyet'e olan hasretin sona ermesi bir yandan bu yaşlı gönlü duygulandırmıştı... Mırıdandı: 

'Siz müslümanlar tesbih çekersiniz bana da bir tesbih bulsan da ben de yattığım yerden tesbih çekerek Allahı'mı ansam olur mu?'

Bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Hak'kı zikretmeyi ihmal etmiyormuş. Neyse uzatmayayım hemen bir tesbih bulup kendisine getirdim. Hasta yatağında tesbih çekiyor, biz de gerektiğinde tedavisiyle ilgileniyorduk. Fakat benim için o daha bir başkalaşmıştı. Müslüman olmuştu. 

Bir gün yanına gittiğimde samimi bir şekilde rica etti. 'Beni yalnız bırakma olur mu?' 'Ne gibi Ömer amca?' 'Ara sıra gel de bana İslamiyeti anlat! Sen çok güzel şeylerden bahsediyorsun. O sözleri duydukca kalbim ferahlıyor.' O günden sonra her gün yanına gittim. Bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım. Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatırlamıyorum. Hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum. 

'Doktor Ömer! Lütfen 217 numaralı odaya gelin!' Dedim ki içinden 'Bizim Ömer amca galiba yolcu?' hemen yukarı çıktım. Odasına vardığımda gördüğüm manzara aynen şöyleydi: Sağ elinde tesbih açık duran sol kolunun pazusunda dövme Türk bayrağı, göğsünde imanı ile, koskoca Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu.

Hemen başucuna oturdum. Kendisine kelime-i şehadeti söylettirdim. O şekilde kucağımda ruhunu teslim etti... Bir Çanakkale gazisi görmüştüm... Yıllar sonra da olsa Müslüman Türk milletine olan sevgisi sayesinde kendisine iman nasip olmuştu. 'Ne yalan söyleyeyim, ağladım.'



Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 04:25
Güneş 06:02
Öğle 13:07
İkindi 16:55
Akşam 20:02
Yatsı 21:32
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. M.City 33 76
3. Liverpool 34 74
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 33 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14