Çocuk Cerrahisinin Türkiyedeki Tarihçesi

Çocuk cerrahisi uzmanlık dalı, bazı cerrahların kendilerini, çok da eski olmayan bir dönemde, II. Dünya Savaşı’ndan hemen önce, sadece bebek ve çocukların konjenital ve kazanılmış cerrahi hastalıklarıyla uğraşmaya adamalarıyla ortaya çıkmış ve çocuk cerrahlarının sayısı zamanla dünyada binlerle, ülkemizde yüzlerle ifade edilebilecek sayıya ulaşmıştır.

Bilim & Teknoloji 13.01.2017, 13:59 13.01.2017, 14:01 Emre
Çocuk Cerrahisinin Türkiyedeki Tarihçesi

Çocuk cerrahisinin geçtiğimiz 50-60 yıl içinde göstermiş olduğu hızlı gelişme, cerrahların niteliğindeki iyileşme, bilgi birikimi ve bağlantılı uzmanlık dallarındaki (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Neonatoloji, Anesteziyoloji vb.) gelişim yanında, teknolojiye ve bunun ürünü olan çeşitli araç gereçlere de bağlıdır.

Türkiye’de ilk çocuk cerrahisi kliniği, 1933 yılında İstanbul Tıp Fakültesine bağlı Haydarpaşa hastanesinde Dr. Akif Şakir Şakar tarafından açılmıştır. Türkiye’nin o zamanki adıyla çocuk ortopedisi ve şirurjisi ile tanışması böyle olmuştur. O dönemde ortopedi ağırlıklı olan çocuk şirurjisi kliniklerinde yapılan ameliyatlar fıtık, apandisit, sindaktili, polidaktili, kalça çıkığı, pes ekino varus, club foot gibi hastalıklarla sınırlı kalmıştır. Modern anlamdaki çocuk cerrahisi uygulamaları ise 1950’lerin sonu, 1960’ların başında aşağı yukarı eşzamanlı olarak İzmir’de Ege Tıp Fakültesi’nde, Ankara’da da Hacettepe Çocuk Hastanesi’nde başlamıştır. 1957 yılında İstanbul Tıp Fakültesi’nde genel cerrahi uzmanı olan Dr. İhsan Numanoğlu A.B.D’de birkaç yıl genel cerrah olarak çalıştıktan sonra 1960 yılında İzmir'e dönmüş ve döner dönmez İstanbul Haydarpaşa Hastanesi’nde Dr. Arif Şakir Şakar’ın Çocuk Ortopedisi ve Şirurjisi kliniğinden yetişmiş ve benzer bir yapılanmayı İzmir'de oluşturmak isteyen Dr. Merih Eroğlu’yla bir araya gelerek Şubat 1961 tarihinde Ege Tıp Fakültesi Dekanlığı’nın onayıyla Ortopedi ve Travmatoloji kliniği içinde bağımsız bir birim olarak çocuk cerrahisi kliniğini kurmuşlardır. 

Aynı yıllarda Sağlık Bakanlığı ihtisas tüzüğünde de değişiklik yapılarak Ortopedi ve Çocuk Cerrahisi ihtisasları bağımsız hale getirilmiştir. İhtisas tüzüğünde yapılan değişiklikle ortopediden ayrılan çocuk cerrahisi kliniği Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nin intaniye servisine yerleşmiş, hastanenin poliklinik kısmında bir odaya bile sahip olmuştur. Ege Çocuk Cerrahisi daha sonra, 1966 yılında Genel Cerrahi kliniğinin bir seksiyonu ve 1968 yılında da müstakil bir kürsü haline gelmiştir.

Türkiye’de çocuk cerrahisinin eşzamanlı olarak serpildiği ikinci kliniği o zamanlar Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne bağlı Hacettepe Çocuk Hastanesi’nde 1957 yılında faaliyete geçmiştir. Bu hastanenin ilk cerrahı da sonradan Hacettepe rektörlerinden biri olacak olan bir genel cerrah, Yüksel Bozer’dir. Yüksel Bozer çocuk kliniğinde göreve başlamadan önce 4 ay kadar bilgi ve görgüsünü artırması için Great Ormond Street Hospital for Sick Children’a gönderilmiştir. Yüksel Bozer’in yanına ilk gerçek çocuk cerrahı 1958 yılında katılmıştır. Bu cerrah, Hitler döneminde (1930’lu yıllarda) Türkiye’ye sığınmış bir çok Musevi bilim adamından biri olan çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanları Prof. Dr. Albert Eckstein ve Dr. Erna Schlossmann-Eckstein’ın oğlu Herbert B. Eckstein’dır. Bunda İhsan Doğramacı’nın vaktiyle Ankara Numune Hastanesi’nde Prof. Dr. Albert Eckstein’ın kliniğinde çalışmış olmasının rolü büyüktür. Herbert B. Eckstein’ın 1960 yılında ayrılmasının ardından bu hastanenin cerrahi kadrosuna 1964’de çocuk cerrahisi eğitimini Pittsburgh Çocuk Hastanesi’nde tamamlamış olan Dr. Akgün Hiçsönmez katılmıştır. 

Kendisinden önce başka cerrahlar ve bir de çocuk cerrahı olmuş olmasına rağmen Hacettepe’de çocuk cerrahisinin Akgün Hiçsönmez’le başlamış olduğu kabul edilir. Akgün Hiçsönmez ilk birkaç yıl tek başına çalışmış, ameliyathane ve klinikte kendisine genel cerrahi asistanları yardımcı olmuştur. Akgün Hiçsönmez’in yanında yetişen ilk çocuk cerrahları, Ege Çocuk Cerrahisi’nden farklı olarak, genel cerrahi uzmanlığını almış hekimlerdir. Bu neslin ilk sırasında Münci Kalayoğlu (1966), onun hemen ardında maalesef birkaç yıl önce kaybettiğimiz Nebil Büyükpamukçu (1967) vardır.

Çocuk cerrahisinin bu öncü iki kliniğinden yetişen çocuk cerrahları yurdun çeşitli bölgelerine dağılmış ve gittikleri yerlerde yetiştirdikleri bir sonraki nesil çocuk cerrahları da başka merkezlerin kuruluşunda görev almışlardır.
Çocuk Cerrahisi 1982 yılında çıkarılan 2547 sayılı Üniversite Kanunuyla anabilim dalı haline gelmiştir.

Bugün Türkiye’de 100’den fazla çocuk cerrahisi uzmanının “Avrupa Board Sertifikası” vardır.

Çocuk cerrahisi uzmanlık dalı, ilgi alanında doğumsal veya sonradan kazanılmış cerrahi hastalıkların geniş bir yelpazede yer aldığı, oldukça yorucu bir eğitim sürecine sahiptir. Çocuk cerrahisinin belki de en keyifli yanı işte bu geniş ilgi alanı, karşılaşılan her olgunun birbirinden farklı ve sürprizlerle dolu olması ve en önemlisi de hastalarımızın bebek ve çocuklar olmasıdır. Eğitim sürecinin bir çok cerrahi branştan daha meşakkatli olmasına, uzman olduktan sonra da diğer hekim arkadaşlarımızın hiçbir zaman karşılaşmadığı sayıda engeli aşmak zorunda kalmamıza rağmen, mesleğimin her basamağında ifade etmiş olduğum gibi, bugün de çocuk cerrahı olmuş olmaktan büyük bir mutluluk duymaktayım. Bunun özellikle uzmanlık dalımıza ilgi duyan ve halen bu eğitimi almakta olan genç arkadaşlarım tarafından algılanmasını istiyorum.

Bir bebeğin veya çocuğun ameliyat gerektiren bir hastalığının son durağında sıklıkla çocuk cerrahı olmasına rağmen, tanı ve tedavi sürecinin tamamı karşısındaki sorumluluğun onun sırtına yüklenmesi pek adil değildir. Çünkü bazen, çocuğu ilk gören pratisyen hekim, çocuk hastalıkları asistanı veya uzmanı veya erişkin cerrahlarından başlayan bir doğrular veya yanlışlar zinciri, hastalığın prognozunu ameliyattan daha fazla etkileyebilmektedir. Her yıl binlerce çocuk bulaşıcı hastalıklar nedeniyle kaybedilirken, birkaç yüz özofagus veya duodenal atrezili veya üreteropelvik darlığa bağlı hidronefrozlu bebeğin tanı koyulamadan kaybedilmesinin ne önemi var şeklindeki bir düşünceye katılmak da mümkün değildir. Her bebek değerlidir; hele bu bebek sizin bebeğinizse ondan daha değerlisi yoktur.

Bebek ve çocuklara nasıl yaklaşılacağına, onların özgün fizyolojik gereksinimlerine ve sadece bu yaşlara ait çeşitli sistemleri ilgilendiren hastalıklara hakkıyla vakıf olan çocuk cerrahları, bütün bunları ortalama 6 yıl süren bir uzmanlık eğitimi sürecinde öğrenmektedirler. Genç çocuk cerrahları, çok yeni fakülteler dışında, oldukça standart bir eğitim almaktadırlar. Bütün çocuk cerrahisi kliniklerinde olguların en az yarısını ürolojik olgular oluşturduğundan, arkadaşlarımız bebek ve çocukların belli başlı ürolojik anomali ve hastalıkları konusunda da eğitilmektedirler. Hele çocuk ürolojisi bilim dalına sahip çocuk cerrahisi kliniklerinde üroloji eğitimi daha da yüksek düzeyli olmaktadır.    



Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 28 Mart 2024
İmsak 05:20
Güneş 06:47
Öğle 13:14
İkindi 16:45
Akşam 19:31
Yatsı 20:52
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 81
2. Fenerbahçe 30 79
3. Trabzonspor 30 49
4. Beşiktaş 30 46
5. Kasımpasa 30 43
6. Başakşehir 30 42
7. Rizespor 30 42
8. Antalyaspor 30 41
9. A.Demirspor 30 39
10. Alanyaspor 30 39
11. Sivasspor 30 38
12. Samsunspor 30 36
13. Kayserispor 30 36
14. Ankaragücü 30 33
15. Hatayspor 30 33
16. Konyaspor 30 33
17. Gaziantep FK 30 31
18. Karagümrük 30 30
19. Pendikspor 30 29
20. İstanbulspor 30 13
Takımlar O P
1. Eyüpspor 27 64
2. Göztepe 27 56
3. Sakaryaspor 27 47
4. Ahlatçı Çorum FK 27 45
5. Kocaelispor 27 45
6. Bodrumspor 27 44
7. Boluspor 27 43
8. Bandırmaspor 27 41
9. Gençlerbirliği 27 40
10. Erzurumspor 27 37
11. Ümraniye 27 33
12. Keçiörengücü 27 32
13. Manisa FK 27 31
14. Şanlıurfaspor 27 27
15. Tuzlaspor 27 27
16. Adanaspor 27 27
17. Altay 27 15
18. Giresunspor 27 7
Takımlar O P
1. Arsenal 28 64
2. Liverpool 28 64
3. M.City 28 63
4. Aston Villa 29 56
5. Tottenham 28 53
6. M. United 28 47
7. West Ham United 29 44
8. Brighton 28 42
9. Wolves 28 41
10. Newcastle 28 40
11. Chelsea 27 39
12. Fulham 29 38
13. Bournemouth 28 35
14. Crystal Palace 28 29
15. Brentford 29 26
16. Everton 28 25
17. Luton Town 29 22
18. Nottingham Forest 29 21
19. Burnley 29 17
20. Sheffield United 28 14
Takımlar O P
1. Real Madrid 29 72
2. Barcelona 29 64
3. Girona 29 62
4. Athletic Bilbao 29 56
5. Atletico Madrid 29 55
6. Real Sociedad 29 46
7. Real Betis 29 42
8. Valencia 28 40
9. Villarreal 29 38
10. Getafe 29 38
11. Las Palmas 29 37
12. Osasuna 29 36
13. Deportivo Alaves 29 32
14. Mallorca 29 30
15. Rayo Vallecano 29 29
16. Sevilla 29 28
17. Celta Vigo 29 27
18. Cadiz 29 22
19. Granada 28 14
20. Almeria 29 13